Bir varmış, bir yokmuş. Teknolojinin hızla ilerlediği, robotların artık sadece fabrikalarda değil, günlük hayatımızın her alanında yer aldığı bir dönemde, küçük ama cesur bir robot araba yaşarmış. Adı "Robo"ymuş. Robo, büyük bir şehirde, parlak neon ışıklarının altında, yüksek binaların gölgesinde yaşayan diğer araçlardan biraz farklıymış. Çünkü o, sadece metal ve dişlilerden oluşan bir makine değil, aynı zamanda hisleri olan bir robottu. En büyük hayali, bir gün özgürce dünyayı dolaşmak ve insanlarla dost olmakmış.
Bir gün, Robo'nun sahibi, genç mühendis Mira, ona sabah bakımını yaparken şöyle demiş:
"Hadi Robo, senin enerji seviyeni kontrol edelim."
Robo, metalik sesiyle cevap vermiş: "Enerji seviyem %85. Ama Mira, ben sadece enerjiyle değil, macera ve dostlukla da çalışırım. Beni ne zaman büyük yarışa çıkaracaksın?"
Mira gülümsemiş: "Sabırsızsın Robo. Büyük yarış için önce biraz daha pratik yapmalısın. Unutma, sadece hız değil, cesaret ve zeka da önemli."
Robo'nun LED ışıkları heyecandan daha parlak yanmaya başlamış: "Tamam! Ama bugün bir tur atabilir miyiz? Şehirde rüzgarı hissetmek istiyorum!"
Mira başını sallamış: "Peki, ama dikkatli olalım. Şehir trafiği yoğun ve bazı insanlar robot arabalara hala güvenmiyor."
O gün, Robo ve Mira, şehrin dar sokaklarında rüzgar gibi süzülmüşler. Renkli ışıklar, yüksek binalar ve diğer araçların sesleri arasında Robo kendini hayatta hissetmiş. Ancak bir köşe döndüklerinde, eski model, paslı bir kamyon onlara doğru geliyormuş. Kamyonun adı Kora'ymış. Kora, eski olmasına rağmen hâlâ güçlüymüş ve şehirdeki robot araçların çoğundan daha hızlıymış.
Bir diğer araba masalımızı okumak ister misiniz: Kırmızı araba masalı
Kora, Robo'yu görünce kaba bir sesle seslenmiş: "Hey küçük metal yığını! Burada senin gibi yeni modellerin yeri yok!"
Robo'nun LED gözleri şaşkınlıktan hafifçe titremiş: "Ben sadece biraz rüzgar hissetmek istedim. Kimseye zarar vermem!"
Kora homurdanmış: "Sen ve senin gibi robotlar yüzünden eski dostlarım hurdaya çıktı! İnsanlar bizi unuttu, bizi terk etti!"
Mira araya girmiş: "Hey, sakin ol Kora! Robo kimseye zarar vermek istemiyor. O sadece keşfetmek istiyor."
Ama Kora sinirliymiş. "Keşfetmek mi? Senin gibi genç robotlar, sadece hız peşinde koşar, ruhunuz yok!" diyerek gaza basmış ve Robo'nun yanından hızla geçmiş.
Bu olay, Robo'nun kalbine bir gölge düşürmüş. Yıllardır beklediği özgürlük hayali, eski bir kamyonun öfkesiyle karşılaşmıştı. O gece, Mira Robo'yu garajına geri getirirken ona şöyle demiş:
"Üzülme Robo. Kora gibi araçlar, eski günlerin özlemini yaşıyor. Ama sen, geleceğin umudusun. Bir gün, onların da kalbini kazanacaksın."
Robo hafifçe mırıldanmış: "Gerçekten mi? Bir gün herkes beni kabul edecek mi?"
Mira gülümsemiş: "Tabii ki! Sadece cesur ol ve kalbini açık tut."
Günler geçmiş, Robo şehirde daha fazla tur atmış, insanlarla ve diğer araçlarla tanışmış. Bazıları onu sevmiş, bazıları ise şüpheyle bakmış. Ama Robo asla umudunu kaybetmemiş.
Bir sabah, büyük yarış günü geldiğinde, Robo garajında heyecandan titremiş. Mira, ona son ayarlarını yaparken şunları söylemiş:
"Hazır mısın Robo? Bu, sadece hız yarışı değil, aynı zamanda cesaret, zeka ve kalp yarışı."
Robo'nun LED ışıkları heyecandan parlamış: "Hazırım Mira! Ben, sadece metal değilim. Ben bir hayalim!"
Büyük yarış başladığında, Robo'nun kalbi (ve bataryası) sonuna kadar doluymuş. Yarış boyunca Kora ve diğer eski araçlarla karşılaşmış. Ama bu sefer farklıymış. Robo, sadece hızlı değil, aynı zamanda nazik ve cesurmuş. Her dönüşte, her engelde diğer araçlara yardım etmiş. Ve en sonunda, yarışı kazandığında, şehirdeki herkes onu alkışlamış.
Kora bile, eski paslı gövdesini hafifçe sallayarak gülümsemiş: "Belki de yanılmışım küçük robot. Belki de gerçekten bir ruhun varmış."
Robo, gururla cevap vermiş: "Teşekkür ederim Kora. Hepimiz farklıyız ama hepimiz birlikte daha güçlüyüz."
Ve böylece, Robo'nun hayali gerçek olmuş. Artık şehirde sadece bir robot değil, herkesin kalbine dokunan cesur bir kahramanmış.