Solucan Masalı: Solucan Simo ve Rüyası

Eklenme Tarihi: – Yazar: Mine Kaya – Kategorisi: Masal Oku

Bir varmış bir yokmuş, yemyeşil bir bahçenin altında, nemli ve yumuşak toprakların içinde yaşayan küçük bir solucan varmış. Adı Simo’ymuş. Simo sıradan bir solucan gibi görünse de, kalbi macera doluymuş.

Simo, kardeşleriyle birlikte toprağın içinde tüneller kazarmış. Ama aklı hep toprak üstünde, o bilinmez dünyadaymış.

Bir sabah, güneşin sıcaklığı toprağın üst katmanlarını ısıtırken Simo, başını hafifçe topraktan çıkarmış. Gökyüzü o kadar mavi, çiçekler o kadar renkliymiş ki, kalbi küt küt atmaya başlamış.

“Ah! Bu ne kadar güzel bir dünya!” demiş iç çekerek.

Tam o sırada bir uğur böceği yanına konmuş. Adı Lili’ymiş. Minicik kanatlarıyla neşeyle uçuyormuş.

“Hey sen!” demiş Lili. “Topraktan dışarı çıkan bir solucan mı görüyorum?”

“Ben… sadece bir bakmak istemiştim,” demiş Simo utana utana. “Burada çok güzel şeyler varmış.”

“Elbette var! Gökyüzü, rüzgar, kuş cıvıltıları, nehirler… Dünya toprak üstünde yaşanır dostum!” demiş Lili, kanatlarını açarak.

Simo’nun gözleri parlamış. “Ben de gökyüzünü görmek, çiçeklerin kokusunu duymak istiyorum. Hep toprakta yaşamak… sıkıcı.”

Lili hafifçe gülümsemiş. “Cesursan, ben sana dünyayı gezdirebilirim. Ama dikkatli olmalıyız, kuşlar bizimle dost değildir.”

Simo, biraz korkmuş ama içindeki keşif duygusu daha ağır basmış. “Tamam! Ama önce anneme haber vereyim.”

Simo, tünelden aşağı inmiş. Annesi, kardeşlerine toprakta nasıl dolaşılacağını anlatıyormuş. Simo heyecanla annesine koşmuş.

“Anne! Anne! Lili adında bir uğur böceğiyle yukarı çıkmak istiyorum. Dünya çok güzelmiş!”

Annesi endişeyle kaşlarını çatmış. “Simo, yukarısı tehlikelerle dolu. Kuşlar, ayak sesleri, güneşin yakıcı ışığı… Bizim yerimiz toprak.”

“Ama ben farklıyım anne. İçimde bir şeyler beni çağırıyor. Sanki yukarısı benim kaderim.”

Annesi derin bir iç çekmiş. “O zaman dikkatli ol. Kalbinin sesini dinle ama aklını da yanına al.”

Simo, annesinin sarılmasından güç alarak yukarı çıkmış. Lili onu bekliyormuş.

“Hazır mısın küçük kahraman?” demiş Lili.

“Hazırım!” demiş Simo, biraz titreyen sesiyle.

Ve birlikte macera başlamış.

İlk durakları papatya bahçesiymiş. Simo, hayatında ilk kez bir çiçeğe dokunmuş.

“Bu yumuşaklık… bu koku… bu… harika!” diye bağırmış.

Lili gülerek, “Hayat yukarıda yaşanır dedim sana!” demiş.

Ama mutlulukları uzun sürmemiş. Birden gölgeleri görmüşler. Bir serçe onlara doğru süzülüyormuş.

“Saklan Simo! Saklan!” diye bağırmış Lili.

Simo hızla bir yaprağın altına girmiş ama kuş Lili’yi fark etmiş.

“Kaç Lili! Kanatlarını kullan!” diye bağırmış Simo.

Lili son anda zıplamış ve bir çalılığın arkasına saklanmış. Serçe etrafa bir bakınıp uçup gitmiş.

İkili derin bir nefes almış.

“Neredeyse seni kaybediyordum,” demiş Simo.

“Ben de seni… Ama bak, ne kadar cesursun Simo. Bir solucan gibi değil, bir kahraman gibi davrandın.”

Simo gülümsemiş. “Kahraman gibi mi? İlk defa böyle hissediyorum.”

Gün boyunca dolaşmışlar. Nehir kıyısında bir kurbağa ile tanışmışlar. Kurbağanın adı Krop’muş.

“Merhaba dostlar,” demiş Krop. “Buraya gelen her canlıya şarkı söylerim.”

“Şarkı mı?” demiş Simo merakla.

Krop boğazını temizleyip başlamış:

“Topraktan çıkarsan bir gün,

Gökyüzüyle tanışırsın bir an.

Ama dostluk yolculuktur aslolan,

Kalbinle yürü, cesaretinle kal.”

Simo’nun gözleri dolmuş. Lili onun kanadına dokunmuş.

“Hey… Ağlıyor musun?”

“Mutluluktan,” demiş Simo. “Hayatımda ilk kez gerçekten yaşıyorum.”

Güneş batmaya başlamış. Lili yorgunmuş, ama Simo hâlâ hayal kuruyormuş.

“Daha fazlasını görmek istiyorum. Dağları, ormanları, belki bir gün denizi!”

Lili başını sallamış. “Ama gece geliyor. Geri dönmeliyiz.”

“Hayır,” demiş Simo. “Ben burada kalacağım. Artık sadece bir solucan değilim. Ben bir kaşifim.”

O anda topraktan Simo’nun annesi başını çıkarmış. Gözleri endişeyle doluymuş.

“Simo! Geri dön lütfen. Bizi çok korkuttun.”

Simo yaklaşmış. “Anne… Seni anlıyorum. Ama ben toprağın ötesini görmeliyim. Kendi yolumu çizmeliyim.”

Annesi gözyaşlarını silmiş. “O zaman git oğlum… Ama unutma, nereden geldiğini daima hatırla.”

Simo annesine sarılmış. Lili’nin omzuna atlamış ve birlikte yeniden göğe doğru yol almışlar.

O günden sonra, Simo solucanlar arasında efsane olmuş. Onun cesareti, merakı ve kalbindeki sevgiyle pek çok küçük solucan, korkularını aşmayı öğrenmiş. Simo ise hâlâ gezer, yeni dostlar edinir, bazen göğe uzanan bir ağacın tepesinde durur, bazen bir yaprağın üstünde uyuyakalmış bulunurmuş.

Ama her zaman tek bir cümleyi hatırlarmış:

“Dünya, cesur kalplerin keşfidir.”

Ve çocuklar, toprakta gezen her solucanı gördüğünde merakla sorarlarmış:

“Acaba bu Simo mu?”

Bu yazıyı paylaşabilirsin:

Diğer İçeriklerimiz

Miki Fare Masalı

Bir zamanlar Uçan Dilekler Ormanı’nın en neşeli köşesinde Miki Fare yaşarmış. Miki'nin kahkahası öyle bulaşıcıymış ki, sincaplar dans eder, ağaçlar yapraklarını keyifle…

Solucan Masalı: Solucan Simo ve Rüyası

Bir varmış bir yokmuş, yemyeşil bir bahçenin altında, nemli ve yumuşak toprakların içinde yaşayan küçük bir solucan varmış. Adı Simo’ymuş. Simo sıradan…

Zebra Masalı: Zuzu ve Eğlenceli Maceraları

Bir zamanlar, Afrika’nın uçsuz bucaksız savanlarında, siyah-beyaz çizgileriyle diğer hayvanlardan hemen ayırt edilebilen sevimli bir zebra yaşarmış. Bu zebranın adı Zuzu imiş.…

Kaptan Tsubasa Masalı

Güneşin ilk ışıkları sabah çimenlerini okşarken, Nankatsu kasabasında sessiz bir heyecan vardı. Bugün sıradan bir gün değildi. Çünkü bugün, Kaptan Tsubasa'nın doğup…

Arı Maya Masalı

Bir zamanlar, rengârenk çiçeklerle dolu, ılık rüzgârların dans ettiği, bal dolu bir vadide küçük ve cesur bir arı yaşardı. Adı Maya’ydı. Maya…

Varyemez Amca Masalı

Bir zamanlar, altın paralarını yüzmek için havuza döken, servetini gözü gibi koruyan bir ördek yaşarmış. Onu herkes “Varyemez Amca” olarak tanırmış. Koca…