Kibritçi Kız Masalı

Eklenme Tarihi: – Yazar: Mine Kaya – Kategorisi: Masal Oku

Bir varmış, bir yokmuş...

Uzak bir ülkede, dağların ötesinde, gökyüzüne uzanan incecik bacalardan dumanlar çıkan eski taş evlerin sıralandığı bir şehirde, küçük bir kız yaşarmış. Adı Elira'ymış ama herkes ona "Kibritçi Kız" dermiş çünkü her gün elinde küçük bir kutuyla sokak sokak dolaşıp kibrit satarmış.

Kışın en soğuk günüymüş. Kar taneleri sessizce yere iniyor, rüzgâr caddelerde uğuldayarak geziyormuş. Elira'nın ayakları çıplakmış. Eski, yıpranmış bir elbise giymiş, elleriyle kendini ısıtmaya çalışıyormuş.

"Kibrit! Sıcacık kibritlerim var!" diye bağırmış küçük bir umutla.

"Bir kutu kibrit almaz mısınız? Çok ucuz, çok sıcak!"

Ama herkes aceleyle yürümüş, kafalarını öne eğmiş. Kimi onu duymamış, kimi duymak istememiş.

Bir zaman sonra Elira, bir köşede taş bir merdivene oturmuş. Gözleri nemlenmiş. Karnı aç, vücudu buz gibiymiş. Küçük kutusuna bakmış.

"Sadece üç kibritim kalmış," demiş kendi kendine. "Eğer hepsini satamazsam, bu gece eve boş döneceğim... Belki de..."

Ama o sırada bir rüzgâr daha esmiş, kar taneleri saçlarına dolanmış. Küçük elleri titremiş. Dayanamamış. Titreyen parmaklarıyla bir kibrit yakmış.

Aniden etraf aydınlanmış. Ama bu sıradan bir ışık değilmiş. Önünde kocaman bir şömine belirmiş. İçinde altın sarısı alevler dans ediyormuş. Elleriyle ısıtmaya başlamış kendini.

"Ne güzel... Ne sıcak..." demiş gözleri parlayarak.

Fakat kibrit sönünce görüntü kaybolmuş. Soğuk tekrar tenine değmiş. Hemen ikinci kibriti yakmış. Bu sefer bir masa çıkmış karşısına. Masada kızarmış tavuklar, ekmekler, meyveler, tatlılar... Karnı guruldamış.

Tam elini uzatırken... yine sönmüş kibrit. Elira gözlerini kısmış, üzülerek iç geçirmiş.

"Keşke gerçek olsaydı..."

Son kibrit kalmış elinde. Tereddüt etmiş ama sonra gülümsemiş.

"Belki bu sefer gerçekten bir mucize olur."

Kibriti yakmış. Bu defa bir ışık patlamasıyla etraf renklenmiş. Kendisini bembeyaz bulutların üstünde bulmuş. Karşısında bir kadın duruyormuş. Uzun, dalgalı altın saçları, ışık saçan gözleri varmış.

"Merhaba Elira," demiş kadın.

"Ben Hayal Kraliçesi’yim. Kalbinin sıcaklığını gördüm. Bu yüzden seni buraya getirdim."

Elira şaşkınlıkla etrafına bakmış.

"Gerçek misiniz? Bu... bir rüya mı?"

"Gerçek kadar güçlü bir hayal, kalpten geldi mi, gerçek olur."

"Sana bir teklifim var," demiş Kraliçe. "Hayal Krallığı'nda benimle kalabilir, asla üşümez, aç kalmazsın. Ama gerçek dünyaya dönemeyeceksin."

Elira düşünmüş.

"Peki annem? O hasta. Onu bırakıp gidemem."

Kraliçe gülümsemiş.

"Cesur kalbinle zaten en zor soruyu sordun. O zaman başka bir yol daha var."

Kadın elini uzatmış. Elira’nın alnına dokunmuş. Gözleri kamaşmış. Birden kendini karanlık sokakta bulmuş tekrar. Kibrit elinde hâlâ yanıyormuş. Ama bu sefer elinde altın işlemeli bir mendil varmış. Ve kalbi sıcacık hissediyormuş.

Mendili cebine koyup yürümeye başlamış. Aniden bir ses duymuş:

"Dur! Küçük kız, o kibritleri kaça satıyorsun?"

Elira arkasını dönmüş. İpekli pelerinli yaşlı bir adam gülümsüyormuş.

"Bir kutusu iki akçeye efendim," demiş çekinerek.

Adam cüzdanından bir keseyi uzatmış.

"Sana bir kese altın veriyorum. Ama sadece kibrit değil, mendilini de almak istiyorum."

Elira şaşırmış.

"Bu mendili satamam! O bana Hayal Kraliçesi’nden kaldı!"

Adam bir an duraksamış, sonra kısık sesle konuşmuş.

"O zaman demek ki seni seçti. Peki... o zaman sana bir sır vereyim. Ben Hayal Kraliçesi'nin kardeşiyim. Bu mendil, senin kalbinin gücünü göstermek için verilmiş."

Elira başını kaldırmış.

"Peki şimdi ne yapmalıyım?"

"Git, kalbinle ışığı taşı. İnsanlara hayal kurmayı, umut etmeyi, paylaşmayı öğret. Bu senin hediyen."

O andan sonra her şey değişmiş. Elira evine döndüğünde annesi mucizevi şekilde iyileşmiş. Ertesi sabah, insanlar sokakta bir şey fark etmişler: Elira artık kibrit satmıyormuş. O, çocuklara masallar anlatıyor, yaşlılara yemek götürüyor, bahçelerde oyunlar kuruyormuş.

Bir gün çocuklardan biri sormuş:

"Elira abla, artık kibrit satmıyor musun?"

"Hayır," demiş Elira gülerek. "Ama hâlâ kalpleri ısıtıyorum."

Ve mendili cebinden çıkarıp küçük bir kalbe benzer ışıltılı desenini göstermiş. O mendil, kibritlerin hayalini sonsuza dek taşıyormuş.

Ve masallar, onun sesinden anlatıldıkça, her kış biraz daha sıcak geçmeye başlamış. Çünkü Elira artık sadece sokaklarda değil, herkesin kalbindeymiş.

Bu yazıyı paylaşabilirsin:

Diğer İçeriklerimiz

Kibirli Gül Masalı

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, büyük bir ormanın tam ortasında rengârenk çiçeklerle dolu bir bahçe varmış. Bu…

Kibritçi Kız Masalı

Bir varmış, bir yokmuş... Uzak bir ülkede, dağların ötesinde, gökyüzüne uzanan incecik bacalardan dumanlar çıkan eski taş evlerin sıralandığı bir şehirde, küçük…

Disney Moana Masalı

Okyanus sakin, güneş pırıl pırıl parlıyordu. Moana, Motunui Adası’ndaki evinden sabah erken kalkmış, kıyıya inmişti. Ruhunda her zaman olduğu gibi bir merak,…

Transformers Masalı

Bir zamanlar, gökyüzünün en derin noktalarında parlayan, küçük ama güçlü bir yıldız vardı. Bu yıldızın adı Parıltı idi. Parıltı, yıldız tozundan yapılmış…

Ördek Masalı

Uzak diyarlarda, yemyeşil çayırlarla kaplı, gökyüzü her zaman mavi olan bir krallık vardı. Bu krallığın ortasında, ışıl ışıl parlayan bir göl yer…

Robot Masalı

Bir zamanlar, uzak bir gezegende, teknolojik bir şehir olan Mekatronya’da yaşayan küçük bir robot vardı. Adı Lumo’ydu. Diğer robotlar gibi çelikten yapılmıştı,…