Bir zamanlar, yemyeşil çayırların ortasında, rengârenk çiçeklerin açtığı bir ormanda üç yavru tavşan yaşarmış: Pamuk, Zıpzıp ve Minnoş. Bu üç kardeş, anneleriyle birlikte küçük, sıcak bir yuva paylaşırmış. Annesi onları çok sever, sabahları erkenden kalkıp havuçlu kek yapar, akşamları ise gökyüzündeki yıldızları göstererek onlara masallar anlatırmış.
Ama bir gün...
Güneş yavaş yavaş doğarken, anne tavşan üzgün bir yüzle çocuklarının yanına gelmiş.
"Çocuklarım," demiş yumuşak ama titrek bir sesle, "artık büyüdünüz. Kendi başınıza yaşamayı öğrenmenin zamanı geldi."
"Ama anne!" demiş Minnoş, gözleri dolarak. "Biz sensiz ne yaparız ki?"
"Ben her zaman kalbinizde olacağım," demiş anne tavşan. "Ama her biriniz kendi yuvanızı yapmalı, kendi yolunuzu çizmelisiniz. Bu, doğanın bir kuralı."
Kardeşler birbirlerine bakmış. Hem heyecanlı hem korkmuşlarmış. Yeni bir hayata başlamak kolay mı? Ama annelerinin sözlerini tutmak istemişler.
Ertesi sabah vedalaşıp yola koyulmuşlar.Pamuk, en büyük kardeşmiş. Akıllı ve temkinliymiş. İlk işi, güvenli bir yer bulmak olmuş. Uzakta, büyük kayaların gölgesinde sakin bir tepe görmüş. Oraya gidip sağlam taşlardan küçük bir yuva yapmış.
"Rüzgâr geçirmez, yağmur almaz. İşte burası benim yuvam!" demiş gururla.
Bir gün ormanda dolaşırken bir sincapla tanışmış. Sincap, Pamuk'un yuvasını görünce hayran kalmış.
"Vay canına! Bu kadar sağlam bir yuva görmedim!" demiş sincap. "Seninle dost olabilir miyiz?"
Pamuk sevinçle başını sallamış.
"Tabii ki! Yalnız olmak sıkıcı. Dostluk her şeyden kıymetli."
Böylece Pamuk’un hayatı hem güvenli hem dost dolu olmuş.Zıpzıp, ortanca kardeşmiş. Meraklı ve enerjikmiş. O, ağaç dallarından, yapraklardan ve çiçeklerden rengârenk bir yuva yapmış. Ama biraz dağınıkmış...
"Benim yuvam sanat eseri gibi olacak!" demiş. "Doğa ile iç içe yaşamak gibisi yok."
Bir gün aniden fırtına çıkmış. Rüzgar yuvayı savurmuş, dallar paramparça olmuş. Zıpzıp yağmurun altında titrerken bir baykuş ağacından seslenmiş:
"Genç tavşan, neden daha sağlam bir yuva yapmadın?"
"Ben sadece özgür olmak istedim..." demiş Zıpzıp, üşüyerek. "Ama sanırım biraz daha düşünmeliydim."
Baykuş göz kırpmış.
"Hatalar da öğretir. İstersen benim ağacımın altına sığınabilirsin bu gece."
Zıpzıp teşekkür etmiş ve o günden sonra öğrenmenin en iyi yolunun hem hayal kurmak hem de düşünmek olduğunu anlamış.Minnoş en küçük kardeşmiş. Çekingen ama sevgi doluymuş. O, ormanın kenarında, bir çiçek bahçesinin yanında kendine yumuşacık yosunlardan bir yuva yapmış. Etrafına çiçekler dikmiş, küçük bir su birikintisinin kenarında oturup kelebeklerle konuşmuş.
Ama bir gün ormanda yalnız bir kirpi bulmuş. Kirpi titriyormuş, korkmuş, karnı da açmış.
"Merhaba küçük dostum," demiş Minnoş yavaşça. "Yardım edebilir miyim?"
Kirpi gözlerini aralamış, zayıf bir sesle konuşmuş:
"Karnım çok aç... günlerdir yemek bulamıyorum."
Minnoş hemen yuvasına koşup en sevdiği havuçları getirmiş. Kirpi ağlamış.
"Bu kadar nazik olduğun için teşekkür ederim. Senin gibi biriyle karşılaşmak mucize gibi."
Minnoş gülümsemiş. "Ne zaman istersen, burada kalabilirsin. Yalnızlık bana göre değilmiş zaten."
Zamanla Minnoş’un yuvası minik dostlarla dolmuş: bir kirpi, iki sincap, bir serçe… Hepsi Minnoş’un sevgisini paylaşmak istemiş.Aylar geçmiş. Sonbahar gelmiş. Yapraklar sararıp dökülmeye başlamış. Üç kardeş, anneleriyle kararlaştırdıkları gibi, büyük ceviz ağacının altında tekrar buluşmuşlar.
Birbirlerine sarılmışlar.
"Ne çok özlemişim sizi!" demiş Minnoş.
"Ben de!" diye eklemiş Zıpzıp. "Birlikte olmak her şeyden güzel."
Pamuk başını sallamış. "Ama ayrılmamız da işe yaradı. Hepimiz kendi yolumuzu bulduk. Şimdi daha güçlüyüz."
O sırada bir ses duyulmuş: Anne tavşan, hafifçe gülümseyerek dalların arasından çıkmış.
"Sizlerle gurur duyuyorum," demiş gözleri dolarak. "Her biriniz kendi yolunuzda büyümüşsünüz, ama en önemlisi: Sevgi dolu kalmışsınız."
Güneş batarken, dört tavşan birbirine sokulmuş. Birlikte havuçlu kek yemiş, şarkılar söylemişler.
O günden sonra, her mevsim başında tekrar buluşmaya söz vermişler. Çünkü sevgiyle örülmüş bağlar, zamanla değil, birlikte geçirilen anlarla büyürmüş.