Polis Masalı (2)

Eklenme Tarihi: – Yazar: Mine Kaya – Kategorisi: Masal Oku

Bir zamanlar, Renkli Patiler Kasabası’nda herkesin çok sevdiği bir polis karakolu vardı. Bu karakolun en genç ve en minik polisi, Komiser Toprak’tı. Toprak, henüz 8 yaşındaydı ama özel yetenekleri sayesinde kasabanın onursal polisi olmuştu. Gerçek bir polis değildi elbette ama yaptığı iyilikler ve zekâsıyla herkesin güvenini kazanmıştı.

Toprak'ın kocaman hayalleri vardı. Bir gün gerçek bir polis olup, herkesi kötülüklerden korumak istiyordu. En iyi arkadaşı olan küçük papağanı Çıtçıt da her zaman onunlaydı. Çıtçıt konuşabilen bir papağandı ve Toprak’a gizemli olaylarda yardım ederdi.

Bir sabah Toprak, karakolun oyun köşesinde yapbozuyla oynarken, telsizden bir anons geldi:

"Dikkat dikkat! Renkli Patiler Kasabası’nda Şekerci Teyze’nin dükkânından tüm şekerler kayboldu! Lütfen birimler dikkatli olsun!"

Toprak hemen yerinden fırladı. Kocaman şapkası başından biraz büyük gelse de, gözleri kararlı ve cesaret doluydu.

“Çıtçıt! Şekerci Teyze’nin dükkanına gidiyoruz! Görev bizi bekler!”

“Görev! Görev! Hemen yola çık!” diye tekrarladı papağanı.

Yolda yürürken çocuklar Toprak’ı görünce heyecanla el salladılar:

“Komiser Toprak! Hırsızı bulabilecek misin?”

“Elbette!” dedi Toprak gururla. “Kimse bu kasabadan şeker çalamaz!”

Dükkâna geldiklerinde Şekerci Teyze ağlıyordu. Gözlükleri buğulanmış, saçları dağılmıştı.

“Ah Toprak evladım! Tüm şekerlerim gitmiş! Vanilyalı lolipoplarım, karpuzlu sakızlarım… Hepsi yok!”

Toprak dikkatle raflara baktı. Hiç cam kırılmamıştı, kapı zorlanmamıştı. Bu bir gizli operasyon olmalıydı!

“Teyze, gece bir ses duydunuz mu?”

“Hayır, uykum çok derindir. Ama sabah dükkân bomboştu.”

Toprak düşünceli bir şekilde papağanına döndü:

“Çıtçıt, gözlerini dört aç. Şüpheli bir iz arıyoruz.”

Papağan birden tavana doğru uçarak bağırdı:

“Toz! Ayak izi! Rafın üstünde!”

Toprak sandalye yardımıyla yukarı çıktı. Rafın tozlu kısmında küçük bir patisi izi vardı. Ama bu sıradan bir ayak izi değildi. Bu… bir sincap ayağına benziyordu!

“Bu bir hayvan işi olabilir!” dedi Toprak, gözleri parlayarak. “Ama neden şeker çalsınlar?”

Toprak, izleri takip ederek ormana doğru yol aldı. Yol boyunca düşünüyordu: Eğer bu işi sincaplar yaptıysa, onları ikna etmenin yolu ne olabilirdi?

Ormana vardıklarında kuşlar cıvıldıyor, ağaçlar tatlı bir melodi gibi hışırdıyordu. Çıtçıt aniden bağırdı:

“Gizli geçit! Yaprakların altında!”

Gerçekten de büyük bir ağacın altında gizli bir tünel girişi vardı. Toprak korkmadan içeri girdi. Tünelin sonu küçük bir yeraltı kampına çıkıyordu. Ve orada… tam 12 tane sincap, rengârenk şekerlerle parti yapıyordu!

“DURUN!” diye bağırdı Toprak. “Bu şekerler size ait değil!”

Sincapların lideri, kırmızı atkılı bir tanesi, ileri atıldı:

“Bizi hemen durduramazsın çocuk! Biz sadece biraz eğlenmek istedik.”

“Ama bu doğru değil,” dedi Toprak sakinlikle. “Şekerleri izinsiz almak hırsızlıktır. Şekerci Teyze çok üzgün.”

Sincapların yüzü düştü. İçlerinden biri gözlerini yere indirdi:

“Biz… biz sadece ilkbahar festivalinde kendi pastamızı yapmak istedik. Ama hiç şekerimiz yoktu…”

Toprak yumuşadı. Bu çocuk kalpli sincapların kötü niyeti yoktu. Ama yine de hata yapmışlardı.

“Anlıyorum,” dedi. “Ama birini üzmek pahasına tatlı yemek olmaz. Hadi, birlikte gidip özür dileyelim. Belki size yardım eder.”

Sincaplar başlarını sallayarak kabul etti. Hep birlikte Şekerci Teyze’ye geri döndüler. Teyze ilk başta biraz kızgın görünüyordu ama sincapların içten özrü onu duygulandırdı.

“Ah minik afacanlar… Keşke bana söyleseydiniz. Size gönülden biraz şeker verirdim.”

Toprak da onlara yardım etmek için gönüllü oldu.

“Ben de sizinle birlikte festival pastası yapacağım! Hem de polis kontrolünde!”

Kasabanın çocukları, hayvanları ve büyükleri o gün el birliğiyle büyük bir bahar festivali düzenlediler. Şekerci Teyze, sincaplarla birlikte rengârenk pastalar yaptı, Toprak ve Çıtçıt ise festival alanının güvenliğini sağladı.

Akşam olunca Belediye Başkanı sahneye çıktı ve mikrofona doğru eğildi:

“Bu yılın Onur Madalyası, kasabamızı şeker kriziyle yüzleşmekten kurtaran Komiser Toprak’a gidiyor!”

Toprak utanarak şapkasını çıkardı.

“Ben sadece işimi yaptım. Doğru olanı yapmak her zaman en tatlı çözümdür!”

Herkes alkışladı. Çıtçıt bile çılgınca kanat çırparken bağırıyordu:

“Kahraman Toprak! Şeker koruyucusu!”

Ve böylece, Renkli Patiler Kasabası'nda tatlı bir ders verilmiş oldu: Hatalar yapılabilir, ama özür dilemek ve telafi etmek her zaman mümkündür. Ve bazen, en küçük kahramanlar, en büyük işleri başarabilir.

Bu yazıyı paylaşabilirsin:

Diğer İçeriklerimiz

Yaz Tatili Masalı

Bir zamanlar, yaz tatilinin başlamasını dört gözle bekleyen bir çocuk vardı. Adı Can’dı. 10 yaşındaydı ve şehirdeki okulundan bunalmış, sonsuzmuş gibi gelen…

Polis Masalı (2)

Bir zamanlar, Renkli Patiler Kasabası’nda herkesin çok sevdiği bir polis karakolu vardı. Bu karakolun en genç ve en minik polisi, Komiser Toprak’tı.…

Hot Wheels Masalı

Bir zamanlar, Rüzgar Kasabası’nın eteklerinde, oyuncaklarla dolu kocaman bir çatı katında yaşayan üç çocuk vardı: Arda, Elif ve küçük kardeşleri Mete. Günlerini…

Kaybolan Bebek Masalı

Bir varmış bir yokmuş… Uzak diyarlarda, yumuşacık çiçeklerin ve kocaman mantarların arasında parlayan büyülü bir orman varmış. Bu ormanın adı Ayışığı Ormanı’ymış.…

Kibirli Gül Masalı

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, büyük bir ormanın tam ortasında rengârenk çiçeklerle dolu bir bahçe varmış. Bu…

Kibritçi Kız Masalı

Bir varmış, bir yokmuş... Uzak bir ülkede, dağların ötesinde, gökyüzüne uzanan incecik bacalardan dumanlar çıkan eski taş evlerin sıralandığı bir şehirde, küçük…