Rafadan Tayfa Masalı

Eklenme Tarihi: – Yazar: Mine Kaya – Kategorisi: Masal Oku

Bir zamanlar, İstanbul’un tarihi sokaklarında, rengârenk cumbalı evlerin arasında yaşayan meraklı, yardımsever ve çok ama çok eğlenceli bir grup vardı. Bu grup, herkesin “Rafadan Tayfa” dediği arkadaşlardı: Hayri, Kamil, Akın, Mert, Sevim ve Hale.

O sabah Tayfa'nın mahallesinde tuhaf bir sessizlik vardı. Kuşlar ötmemiş, radyolar çalışmamış, çocuklar bile oyun oynarken sessizleşmişti.

Hayri gözlerini ovuşturup camdan dışarı baktı. Her gün sokakta top koşturan çocuklar yerinde duruyor, fısıltıyla konuşuyorlardı.

“Bir gariplik var,” dedi Hayri kendi kendine. “Böyle sessizlik olur mu hiç bu mahallede?”

Hemen sokağa fırladı. Kamil bisikletiyle gelirken ona seslendi.

“Kamil! Bi’ dur! Duyuyor musun?!”

Kamil kaşlarını çattı, frene bastı.

“Ne duyayım Hayri? Herkes sus pus olmuş. Sabah annem radyo açtı, cızırtı geldi sadece.”

“Bizim mahalle... sanki sesi kaybetmiş gibi!”

Akın ve Sevim de köşeden göründü. Sevim endişeliydi.

“Sabah kuşlara yem verdim, hiç ses yoktu. Komşumuzun köpeği Badi bile havlamadı.”

“Bu işin içinde bir iş var,” dedi Akın kararlılıkla. “Birlikte araştırmalıyız. Belki... belki de bu bir gizemin başlangıcıdır!”

Tayfa hemen “Karargâh” dedikleri, eski ama sağlam bir bodrum katında toplandı. Her biri olan biteni anlattı. Mert, küçük bir deftere notlar alıyordu.

“Demek mahalledeki sesler bir anda kayboldu,” dedi düşünerek. “Ama sadece sesler, diğer her şey normal... Garip.”

Sevim, gözlerini kocaman açtı:

“Ya... ya biri mahallemizin sesini çaldıysa?”

Herkes birbirine baktı. Hayri elini kaldırdı.

“Yani böyle bir şey mümkün mü ki? Ses nasıl çalınır?”

“Belki de,” dedi Hale. “Ses, bir cihazla toplanmış olabilir. Ya da bir büyüyle...”

“Bu masal gibi oldu ama... neden olmasın?” dedi Kamil, heyecanla gözlerini parlatıp.

İşte böylece Rafadan Tayfa, “Kayıp Sesin Peşinde” isimli yepyeni bir maceraya atılmış oldu.İlk durak, mahalledeki yaşlı ve bilge kişi: Niyazi Dede oldu. Onun eski kitapları ve anlattığı hikâyelerle bazen en karmaşık meseleleri bile çözmüşlerdi.

Niyazi Dede, bahçesindeki ceviz ağacının altında oturuyordu. Tayfa yanına yaklaşınca yaşlı adam onları başıyla selamladı.

“Hah çocuklar! Neler oluyor bakalım? Mahalle ne kadar sessiz olmuş, değil mi?”

“Dede, tam da bunu konuşmaya geldik,” dedi Akın. “Mahallenin sesi kayboldu. Hiçbir şey duyamıyoruz.”

“Sanki bütün sesler çekilmiş gibi. Bomboş!” diye ekledi Hayri.

Niyazi Dede bir süre düşündü, sonra gözlüklerini düzeltti.

“Eski bir efsane vardır,” dedi. “Bir zamanlar bir Ses Koleksiyoncusu yaşarmış. Dünyanın en güzel seslerini toplar, şişelere hapsedermiş. Eğer bir gün kötü biri o şişeleri eline geçirirse, sesleri çalabilir.”

“Yani bu bir... efsane değil, gerçek olabilir mi?” dedi Sevim, gözleri dolu dolu.

“Belki de biri o şişeyi buldu ve mahallemizi sessizleştirdi,” dedi Mert.

Niyazi Dede, elindeki bastonla yere vurdu.

“Size eski kitaplarım arasında Ses Koleksiyoncusu'nun haritası olduğuna dair bir söylenti duymuştum. Karargâhınıza gidin, kitaplığın en alt rafını arayın.”

Tayfa hemen Karargâh’a koştu. Hayri ve Kamil kitapları karıştırırken, Akın bir cilt içinde eski sararmış bir harita buldu.

“İşte bu! Bakın, burası bizim mahalle... ve şu yol da... eski terk edilmiş tren istasyonuna gidiyor!”Tayfa, cesaretle terk edilmiş tren garına yürüdü. Giriş kapısı paslıydı ama Hayri tüm gücüyle itti ve kapı açıldı. İçeriye girdiklerinde, duvarlar ses geçirmez malzemeyle kaplıydı.

“Burası sanki... sesi hapsediyor gibi!” dedi Sevim ürkekçe.

İçeride eski bir makine vardı. Ve ortasında, dönen bir cam küre...

“Bakın!” dedi Hale, heyecanla. “Bu cam küre... uğultu yapıyor. Sanki ses orada toplanmış gibi!”

Bir anda arka köşeden karanlık bir gölge belirdi. Uzun pelerinli, maskeli biri.

“Ben Ses Koleksiyoncusuyum,” dedi yankılanan bir sesle. “Bu mahalle çok gürültülüydü. Sessizlik daha güzel.”

“Ama ses hayatın bir parçasıdır!” diye bağırdı Akın. “Çocukların kahkahaları, annelerin sesi, kedilerin miyavlaması… Bunlar olmadan nasıl yaşarız?”

Koleksiyoncu sessiz kaldı. Ardından hafifçe iç çekti.

“Ben... bir zamanlar bir çocuktum. Sürekli gürültüden şikayet eden bir ailem vardı. Büyüdüm, sesi unutmak istedim... ama şimdi anlıyorum. Sessizlik yalnızlıktır.”

Hale bir adım ileri çıktı.

“İstersen birlikte bu küredeki sesleri serbest bırakabiliriz. Yeniden neşe olabilir bu mahallede.”

Koleksiyoncu başını eğdi ve yavaşça cam küreye dokundu. Küre ışıldadı. Sonra... bir anda patladı!

Kuş cıvıltıları, çocuk kahkahaları, müzik sesleri, köpek havlamaları ve daha niceleri odayı doldurdu. Mahalle, sesini geri kazanmıştı.Tayfa, geri dönerken bütün mahalle onları alkışlarla karşıladı. Radyolardan şarkılar yükseliyor, çocuklar şarkılar söylüyordu.

Niyazi Dede onları karşıladı.

“Siz sadece sesi değil, bir kalbi de kurtardınız.”

Koleksiyoncu sessizce onlara yaklaştı.

“Teşekkür ederim... bana yeniden duyguları hatırlattığınız için.”

Hayri gülümsedi:

“Sen de artık Rafadan Tayfa’dan sayılırsın!”

Herkes kahkahalarla güldü. Çünkü ses sadece işitilmek için değil, hissedilmek içindi.

Ve o günden sonra, mahallede hiç kimse sessizliği özlemedi. Çünkü her kahkaha, her konuşma, her dostluk fısıltısı... hayatın sesiydi.

Bu yazıyı paylaşabilirsin:

Diğer İçeriklerimiz

Roket Masalı

Bir zamanlar, Gökyüzü Köyü adında küçük bir köyde, meraklı mı meraklı bir kedi yaşarmış. Adı Pati’ymiş. Pati diğer kedilerden farklıymış çünkü o,…

Rafadan Tayfa Masalı

Bir zamanlar, İstanbul’un tarihi sokaklarında, rengârenk cumbalı evlerin arasında yaşayan meraklı, yardımsever ve çok ama çok eğlenceli bir grup vardı. Bu grup,…

Kayıp Balık Nemo Masalı

Bir zamanlar okyanusun derinliklerinde, rengârenk mercanların saklandığı Mercan Koyu adında huzur dolu bir yer vardı. Bu koyda herkes birbirini tanır, birlikte oynar,…

Helvacı Güzeli Masalı

Vaktiyle, yedi tepenin üstüne kurulmuş güzel mi güzel bir şehirde, her sabah sokakları mis gibi helva kokusuyla uyanan insanlar yaşarmış. Bu kokunun…

Tembel Tavuk Masalı

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, gökyüzünün pamuk gibi bulutlarla süslendiği, kuşların sabah şarkılarını hiç aksatmadan söylediği yemyeşil bir köy varmış. Bu…

Traktör Masalı

Bir zamanlar, yemyeşil tepelerin ardında, küçük bir köy vardı. Bu köyde herkes birbirini tanır, herkes birbirine yardım ederdi. Ama bu köyün en…