Koyun ve Kurt Masalı: Mira ve Arvonun Büyülü Hikayesi

Bir zamanlar, dağların eteğinde, çiçeklerle dolu yemyeşil bir vadide, huzur içinde yaşayan bir koyun sürüsü vardı. Bu sürüde, diğerlerinden farklı, meraklı ve cesur bir koyun yaşardı: adı Mira’ydı.
Mira, diğer koyunların aksine, her sabah güneş doğarken uyanır, vadinin kenarına gidip ormanın derinliklerine bakardı. Orası, koyunlar için tehlikeli sayılırdı çünkü o ormanda bir kurt yaşardı: Arvo.
Arvo yıllardır ormanda tek başına yaşıyordu. Diğer kurtlardan farklıydı; yırtıcı içgüdüleriyle değil, yalnız kalmayı seçmişti. Bir zamanlar ailesini kaybetmiş, başka sürülere katılamamış ve kalbinde derin bir yalnızlıkla baş başa kalmıştı.
Bir gün Mira, vadinin ucuna yürüdü ve ormanda parlayan gözlerle karşılaştı.
"Kim var orada?" diye seslendi Mira, ürkek ama kararlı bir sesle.
"Benim," dedi bir ses, yumuşak ama biraz kısık. "Adım Arvo."
"Sen... sen kurtsun!" dedi Mira, geriye bir adım atarak. "Ama... neden kaçmıyorsun ya da saldırmıyorsun?"
"Çünkü ben artık kavga etmek istemiyorum," dedi Arvo. "Sadece konuşmak istedim."
Mira şaşırmıştı. Hiçbir koyun, bir kurttan böyle sözler duymamıştı.
"Konuşmak mı? Ne hakkında?"
"Hakkında değil," dedi Arvo. "Sadece... bir ses duymak istedim. Yıllardır kimseyle konuşmadım."
Mira’nın kalbi yumuşadı. Cesaretini topladı ve bir adım öne çıktı.
"Benim adım Mira. Eğer istersen... konuşabiliriz."
O günden sonra Mira ve Arvo, gizlice buluşmaya başladılar. Her gün aynı ağacın altında oturur, birbirlerine hikâyeler anlatırlardı. Mira, vadideki yaşamı anlatırken, Arvo da ormandaki yıldızlı gecelerden ve eski anılarından söz ederdi.
Bir gün Mira, sürüsüne Arvo’dan bahsetmek istedi. Fakat diğer koyunlar, onun bir kurtla konuştuğunu duyunca dehşete kapıldılar.
"Ne diyorsun Mira? Bir kurtla mı konuşuyorsun?" diye bağırdı yaşlı koyunlardan biri. "Delirdin mi sen?!"
"Ama o kötü biri değil!" diye karşılık verdi Mira. "Sadece yalnız! Ve çok kibar."
"Kurt kurtluğunu yapar!" dedi bir diğeri. "Bir gün dişlerini gösterir, seni yutar!"
Mira gözyaşlarını tutamadı. Korkmamıştı Arvo’dan ama sürüsünün ona inanmaması canını yakmıştı.
O gece, Arvo’yu görmek için yine ormana gitti. Ama bu sefer kalbi buruktu.
"Onlara senden bahsettim," dedi Mira, ağlayarak. "Ama bana inanmadılar... bana kızdılar."
Arvo başını eğdi. "Tahmin etmiştim. Benim gibi bir kurda kim güvenir ki?"
"Ama ben sana güveniyorum," dedi Mira. "Gerçekten güveniyorum."
"Keşke onlar da görebilseydi..." dedi Arvo.
Ertesi gün vadiye kar fırtınası bastı. Koyun sürüsü dağda mahsur kaldı. Fırtına o kadar şiddetliydi ki yollar kapanmış, sığınaklara ulaşmak imkânsız hale gelmişti. Mira da sürüyle birlikteydı, ama yürekten korkuyordu.
O sırada ormanın derinliklerinden bir siluet belirdi. Kalın kürkü, uzun gövdesiyle fırtınanın içinden çıkan Arvo’ydu.
"Mira!" diye bağırdı. "Beni takip edin! Sizi ormanın içindeki mağaraya götüreceğim!"
Koyunlar korkudan titriyordu.
"Hayır! Bu bir tuzak olabilir!" dedi yaşlı koyun.
Ama Mira bir adım öne çıktı. "Hayır! O bize yardım etmek istiyor. Onu tanıyorum!"
Gözlerinde kararlılık vardı. Diğer koyunlar tereddüt etti, ama başka çareleri yoktu. Sonunda hepsi, Arvo’nun peşinden gitmeye karar verdi.
Uzun ve zorlu bir yürüyüşten sonra, koyunlar sıcak bir mağaraya ulaştılar. İçeride kuru otlar, eski kalıntılar ve ılık bir rüzgâr vardı. Fırtınadan kurtulmuşlardı.
"Bizi... gerçekten kurtardın," dedi yaşlı koyun, başını eğerek. "Sen... düşündüğümüz gibi biri değilmişsin."
Arvo gözlerini yere indirdi. "Ben sadece... yalnız kalmak istemiyorum artık."
O andan sonra her şey değişti.
Sürü, Arvo’yu dışlamadı. Onunla temkinli ama içten bir dostluk kurmaya başladılar. Arvo, vadiye taşındı. Mira ile birlikte artık sabah yürüyüşlerini sürüyle yapıyor, yavru koyunlara hikâyeler anlatıyordu.
Bir gün Mira, Arvo’ya sordu:
"Yıllar boyunca yalnız kalmışsın... en çok neyi özledin?"
Arvo gülümsedi. "Gülümsemeyi," dedi. "Ve biriyle konuşmayı..."
Mira göz kırptı. "O zaman artık her sabah seni dinlemeye hazırım."
Koyunlar ve kurt, o günden sonra birlikte yaşamayı öğrendiler. Farklılıklarının onları ayırmak yerine zenginleştirdiğini gördüler. Sevgi, korkudan güçlüydü. Anlayış ise yargıdan daha derindi.
Ve Mira ile Arvo, gerçek dostluğun en güzel örneği oldular.