Tom ve Jerry Masalı

Bir zamanlar, kocaman bir şehirde, taş duvarlı eski bir malikânenin mutfağında, birbirinden hiç hoşlanmayan ama ayrı da duramayan iki arkadaş yaşarmış: Tom adında kurnaz bir kedi ve Jerry adında akıllı bir fare.
Günler birbirini kovalar, Tom Jerry'yi kovalamaktan; Jerry ise tuzaklardan kaçmaktan bıkmazmış. Ancak bu hikâye onların her zamanki kovalamacasıyla değil, farklı bir günle başlar...
O sabah güneş doğmamış, gökyüzü kararmıştı. Sert bir rüzgâr pencereleri zangırdatıyor, ağaçlar göğe çığlık atar gibi eğilip bükülüyordu. Fırtına yaklaşıyordu.
Tom, pencere pervazında oturmuş, gözlerini gökyüzüne dikmişti.
“Hımm… Bu havada av bile yapamam. Jerry bile deliğinden çıkmaz şimdi,” diye homurdandı.
Ama yanılıyordu. Çünkü Jerry o sırada mutfağa gizlice süzülmüş, bir parça peynirin hayalini kurarak yavaşça dolabın kapağını zorluyordu.
Fakat tam o sırada büyük bir gök gürültüsü patladı.
“AAAAH!” diye bağırdı Jerry, korkudan olduğu yere çökerek.
Tom sesin geldiği yere yöneldi. Jerry’yi görünce gözleri parladı.
“Seni minik peynir hırsızı! Tam yakalandın!” diye miyavladı ve atıldı.
Jerry hızla kaçtı, ama bu kez bacakları titriyordu. Fırtınanın uğultusu kulaklarında çınlıyor, evin çatısı sanki yerinden kopacakmış gibi sallanıyordu.
“B-bugün oyun oynayacak gün değil, Tom! Fırtına geliyor!” diye bağırdı Jerry, dolabın arkasına saklanırken.
Tom bir an duraksadı. O da aslında tedirgindi. Camlar zangırdıyor, çatıdan parçalar düşüyordu.
Birdenbire büyük bir çatırdama sesi duyuldu. Tavan arasından gelen bu ses, ikisinin de kalbini sıkıştırdı.
“Sen de duydun mu?” dedi Jerry, korkuyla kafasını uzatarak.
“Evet… Sanki bir şey kırıldı…” dedi Tom, ilk defa gerçekten endişelenmiş görünerek.
O an, evin en yüksek bölümü olan çatı katında bir pencerenin patlayarak açıldığını fark ettiler. Rüzgâr içeri doluyor, karton kutuları savuruyor, kuş tüyleri ve eski kitap sayfaları her yana saçılıyordu.
Jerry yutkundu.
“Orası Bayan Mildred’in sandığını koyduğu yer. Eğer fırtına odayı mahvederse, anıları da yok olur!”
Tom başını salladı.
“Gidelim o zaman. Senin küçük ellerinle kilidi açarsın, ben de pencereyi kapatırım.”
İlk defa birlikte hareket ediyorlardı.
İkili tırmanmaya başladı. Tom pençeleriyle perdeyi kavrayarak yukarı çıkarken, Jerry, duvardaki çivilerden destek alarak ilerliyordu. Nihayet çatı katının kapısına geldiler.
Kapı, sertçe sallanıyor ama henüz tamamen açılmamıştı. Jerry bir boşluktan içeri süzüldü ve kilidi içten açtı. Tom da kapıyı ittiğinde, devasa bir gürültüyle açıldı.
Pencereden giren rüzgâr, her şeyi savuruyordu. Tom bir kutuyu yakalayıp pencereden uçmaması için bastırdı.
“Çabuk Jerry! Camı itmelisin!”
Jerry tüm gücüyle penceredeki mandalı kapatmaya çalıştı. Rüzgâr ona karşı savaşıyordu. Son bir hamlede, pencerede asılı duran tül Jerry’yi sarıp pencere dışına çekmeye başladı!
“TOM! YARDIM ET!” diye çığlık attı Jerry.
Tom, onu pencereden uçmadan önce kuyruğundan yakaladı.
“Sakın bırakma!” dedi Tom dişlerinin arasından.
Zorlukla da olsa, Jerry’yi pencerenin kenarından geri çekmeyi başardı. İkisi de yorgunluktan yere yığıldı.
Fırtına bir süre sonra dindi. Güneş yeniden yüzünü gösterdiğinde ev sessizdi. Ama Tom ve Jerry hâlâ çatı katında, yan yana oturuyordu.
Jerry başını kaldırdı.
“Teşekkür ederim… Beni kurtardın.”
Tom baktı, gülümsedi.
“Ne demek… Sonuçta biz… arkadaş değilsek de… belki ortaklarız?”
İkisi de güldü.
O günden sonra Tom ve Jerry arasındaki ilişki değişti. Artık birbirlerine tuzak kurmak yerine, birlikte oyunlar oynuyor, fırtınalı günlerde aynı battaniyenin altında ısınıyorlardı.
Ama bu, sonsuza dek sürmedi.
Bir gün ev sahibesi Bayan Mildred, yeni bir robot fare kapanı getirdi. Elektronik, zeki ve acımasızdı. Jerry'nin hayatı tekrar tehlikedeydi.
Tom, yeni kapanı test ederken Jerry'nin geçeceği yolu hesap etti. Ama bir şeyler yanlış gitti. Kapan, Jerry'nin tam üstüne doğru hızla geliyordu.
Tom, düşünmeden atıldı ve Jerry’yi iterek kurtardı. Kapan Tom’un kuyruğunu sıktı.
“AAAAAAHH!” diye bağırdı Tom.
Jerry şoktaydı.
“TOM! İyi misin?”
“Biraz acıttı… ama iyiyim. Sen… iyisin ya…” dedi Tom, dişlerini sıkarak.
Jerry titreyerek yaklaştı, Tom’un kuyruğundaki kapanı açtı.
“Neden yaptın bunu?”
“Çünkü sen artık sadece bir fare değilsin… Benim dostumsun.”
O an Jerry’nin gözleri doldu.
“Ben de senin dostunum, Tom. Her zaman.”
Ve böylece eski düşmanlar, gerçek dostlar oldular. Tom artık Jerry’yi kovalamıyor, Jerry de mutfağın peynirlerini çalmıyordu. İkisi birlikte çalışıyor, evi ne robot kapanlara ne de fırtınalara bırakıyorlardı.
Günün birinde çocuklar onları pencereden izlerken şöyle dediler:
“Anne! Kedi ve fare arkadaş olmuş! Bu mümkün mü?”
Anne gülümsedi.
“Gerçek dostluk, bazen en olmadık yerde doğar,” dedi.
Ve gerçekten de öyleydi.