Süperman Masalı: Gerçek Kahramanın Hikayesi

Bir zamanlar, yıldızların arasında gizlenen ve sihrin teknolojiyle el ele verdiği uzak bir galakside, küçük ama sevecen bir gezegen vardı: Lirya. Bu gezegen, Dünya’dan milyonlarca ışık yılı uzaklıkta olsa da Superman’in kalbinde özel bir yere sahipti. Çünkü bu gezegende yaşayan çocuklar, tıpkı Dünya’daki çocuklar gibi sevgiye, umuda ve cesarete ihtiyaç duyuyordu.

Bir gün Superman, Metropolis semalarında süzülürken birdenbire gökyüzü mora büründü. Zaman adeta yavaşladı. Kulaklarında bir çocuk ağlaması yankılandı. Ses, ne bir sokaktan geliyordu ne de bir evden. Bu, yıldızların derinliklerinden gelen bir çığlıktı.

"Bu ses... kalpten geliyor," dedi Superman içinden.

Gözlerini kapadı ve kalbinin pusulasını izleyerek göğe yükseldi. Atmosferi geçti, galaksileri aştı ve Lirya’ya ulaştı.

Gezegen sanki ağlıyordu. Çiçekler solmuş, gökyüzü griye dönmüş, çocukların kahkahaları yerini sessizliğe bırakmıştı. Superman yumuşakça yere indi ve küçük bir köyün meydanında toplanmış çocuklarla karşılaştı.

En önde duran, sarı saçlı küçük bir kız, gözyaşlarını silerek Superman’e yaklaştı.

"Sen... gerçek misin?"

"Elbette," dedi Superman, eğilerek onun göz hizasına indi. "Adın ne küçük kahraman?"

"Lina... Ben Lina. Bize yardım edebilir misin?"

"Elimden gelenin en iyisini yapacağım. Ne oldu buraya?"

Lina başını önüne eğdi.

"Gökkuşağı Çiçeğimiz soldu. O bizim neşemizdi. Her çocuk doğduğunda, çiçek yeni bir renk kazanırdı. Ama artık solgun... Çünkü Umut Rüzgarı kayboldu."

Superman kaşlarını çattı.

"Umut Rüzgarı mı?"

Lina başını salladı.

"Bir zamanlar yılda bir kez, Umut Rüzgarı gelir ve Gökkuşağı Çiçeği’ni beslerdi. Ama bu yıl gelmedi. Büyükler umudu kaybetti. Çocuklar korkuyor. Ve çiçek... soluyor."

Bir başka çocuk, koyu tenli, yuvarlak gözlü bir oğlan öne çıktı.

"Superman, o rüzgarı bir Cadı çaldı! Siyah Göl’ün ötesinde yaşıyor. Kimse ona yaklaşamaz."

Superman ayağa kalktı, pelerini rüzgarda dalgalandı. Gözleri kararlıydı.

"O halde bana yolu gösterin. Bu çiçek yeniden açacak."

Çocuklar sevinçle alkışladı. Lina Superman’in elini tuttu.

"Lütfen dikkatli ol. Cadı, insanların en derin korkularını ortaya çıkarır."

Superman gülümsedi.

"Benim kalbim, çocukların neşesiyle güçlenir. Hiçbir karanlık, ışığa karşı duramaz."

Yola koyuldular. Superman yalnız yürüyordu, ama arkasında çocukların duaları vardı. Gri ormanları, taş nehirleri, yıldız tozlu tepeleri geçti. En sonunda, Siyah Göl’e ulaştı. Gökyüzü tamamen karanlıktı.

Gölün ortasında bir ada ve adanın tepesinde simsiyah bir kule yükseliyordu. Superman bir anda gözlerini ovuşturdu. Bir ses duymaya başladı... tanıdık bir ses:

"Sen asla yeterince iyi olmadın... Krypton’u kurtaramadın..."

Superman bir an sendeledi.

"Hayır... Bu doğru değil..."

Kulenin kapısı aralandı. İçeriden uzun pelerinli bir figür çıktı. Gözleri kırmızı, sesi yankılıydı.

"Hoş geldin, Superman. Seni bekliyordum."

"Sen... Umut Rüzgarı’nı çalan Cadı olmalısın."

"Ben sadece gerçekleri ortaya çıkarırım. Umut bir yalandır. İnsanlar seni seviyor çünkü korkularını bastırıyorsun. Ama ben onlara gerçek yüzünü göstereceğim!"

Birden havada siyah dumanlar belirdi. Dumanlar, Superman’in geçmişini, başarısızlıklarını, yalnızlık anılarını şekillendirdi. Kalbi ağırlaştı.

Tam o sırada, uzaklardan çocukların sesi duyuldu. Bir şarkı söylüyorlardı. Lina’nın sesi en öndeydi.

"Umut çiçek gibidir, karanlıkta da açar..."

Superman’in kalbine sıcaklık doldu. Dumanlar dağılmaya başladı.

"Onlar... bana inanıyor. Gerçek güç bu."

Gözleri parladı. Elleriyle dumanı yararak kuleye yürüdü.

"Senin karanlığın, onların sevgisini silemez!"

Cadı çığlık attı, ama Superman kuleye ulaştı. İçeride, bir cam fanus içinde dönen renkli bir rüzgar vardı. Umut Rüzgarı.

Camı yumruğuyla kırdı. Rüzgar serbest kaldı, havaya yükseldi ve tüm gökyüzü bir anda rengarenk oldu.

Geri döndüğünde, köy kutlama halindeydi. Gökkuşağı Çiçeği yeniden açmış, rengarenk yapraklarını göğe uzatmıştı. Çocuklar kahkahalarla etrafında dans ediyordu.

Lina koşarak Superman’e sarıldı.

"Başardın! Umut geri döndü!"

"Hayır Lina," dedi Superman yumuşak bir sesle. "Siz başardınız. Ben sadece ışığı gösterdim. Asıl gücünüz, birbirinize olan sevginiz."

O sırada köyün yaşlılarından biri Superman’e yaklaştı.

"Bugün sadece bir rüzgarı değil, bir kalbi de kurtardın. Sana minnettarız."

Superman göğe baktı.

"Benim için en büyük ödül, bir çocuğun yeniden gülümsemesi."

Ve o gece, yıldızlar altında, Superman göğe doğru yükseldi. Ardında umutla dolu bir gezegen bıraktı. Çünkü ne kadar uzak olursa olsun, bir çocuğun kalbinde umut varsa, Superman da her zaman orada olacaktı.