Sevimli Hayalet Casper Masalı

Bir zamanlar, uzak diyarların birinde, gökyüzünün altında gizlenmiş eski bir şatoda yaşayan Sevimli Hayalet Casper, diğer hayaletlerden oldukça farklıydı. O, korkutmayı değil, dostluğu seçmişti. Casper her gece şatonun kulelerinden gökyüzünü izler, yıldızlarla konuşur, onlara gününün nasıl geçtiğini anlatırdı.

Bir sonbahar gecesi, rüzgâr hışırdarken ve yapraklar fısıldarken, gökyüzünde tuhaf bir şey oldu. En parlak yıldızlardan biri bir anda göz kırpar gibi titreşti ve sonra gözden kayboldu!

Casper gözlerini ovuşturarak mırıldandı:
"Bu… bu bir yıldız kayması değil! Bir şeyler oldu!"

Endişeyle şatonun çatı katına uçtu, teleskobunu gökyüzüne doğrulttu ama kayıp yıldızı hiçbir yerde göremedi. Bu sıradan bir kayboluş değildi, bir yardım çağrısıydı!

Ertesi sabah, Casper kararlıydı. Ne pahasına olursa olsun, o yıldızı bulacaktı. Ama yalnız gitmemeliydi. En yakın arkadaşları, baykuş Luna, fare Pip ve küçük cadı Mira ona yardım edebilirdi.

Casper, ilk olarak Baykuş Luna’nın yaşadığı meşe ağacına doğru süzüldü.

"Luna! Acilen yardıma ihtiyacım var!" diye seslendi.

Luna gözlerini açıp esnedi.
"Gece yarısı mı? Daha yeni uyudum Casper... Ne oldu bu kadar acil?"

"Gökyüzündeki en parlak yıldızlardan biri kayboldu! Onu bulmalıyız. Belki düştü ya da bir yerde hapsoldu."

Luna hemen kanatlarını çırptı.
"Eğer yıldızlar tehlikedeyse, bu işin içinde karanlık bir büyü olabilir. Pip'e de haber verelim!"

Pip, neşeli ve enerjik bir faredir. Lunapark yakınındaki eski saat kulesinde yaşar. Ona ulaşmak için saat çaldı: üç kez tiz, bir kez kalın. Bu onların gizli işaretiydi.

"Hey Casper! Luna! Gece gece ne oluyor?" diye sordu Pip, küçük gözleri heyecanla parlayarak.

"Bir yıldız kayboldu!"

"Harika! Macera zamanı!" diye bağırdı Pip, zıplayarak sırtına minik bir çanta aldı.

Üç arkadaş birlikte Mira’nın yaşadığı ormandaki küçük, eğri çatılı kulübeye gittiler. Mira gece boyunca gökyüzünü inceler, yıldızlarla ilgili büyüler yapardı.

Casper kapıyı tıklattı.
"Mira! Acil bir durum var!"

Kapı gıcırdayarak açıldı ve Mira endişeli gözlerle dışarı baktı.
"Hissediyorum... Gökyüzü eksik. Bir yıldız kayboldu, değil mi?"

"Evet!" diye hep bir ağızdan bağırdılar.

Mira içeri koştu, raflardan eski bir parşömen çıkardı.

"Bu, gökyüzü haritası. Ama özel bir harita. Sadece kalpten gelen niyetlerle çalışır. Elinizi koyun."

Hepsi birden haritanın üzerine ellerini koydu. Harita ışıldadı ve kayıp yıldızın izini gösterdi: Karanlık Vadinin Ötesi.

Yolda türlü engellerle karşılaştılar. Dev rüzgarlar, kaygan taşlar, karanlık puslar… Ancak en zor kısım, kalplerindeki korkularla yüzleşmeleriydi.

Casper birden durdu.
"Burası… burası beni ürkütüyor. Diğer hayaletler hep buradan kaçmamı söylerdi."

Mira elini onun omzuna koydu.
"Cesaret korkunun yokluğu değil Casper, onunla birlikte yürümektir."

Casper gözlerini kapadı, derin bir nefes aldı (tabii hayalet nefesi) ve devam etti.

Vadinin sonunda, bir mağaranın içinde, karanlığa hapsolmuş yıldızı buldular. Fakat yıldız, zincirlerle yere bağlanmıştı ve etrafında sis gibi dolaşan Unutuş Hayaleti vardı.

Unutuş Hayaleti, zamanla unutulan umutları ve hayalleri besleyerek yaşardı. Kayıp yıldızı da insanların artık ona bakmadığı, dilek tutmadığı için hapsetmişti.

"Geri çekilin! Bu yıldız artık bana ait!" diye tısladı hayalet.

Casper öne çıktı.
"Hayır! O yıldız bir umut. İnsanlar onu yeniden görebilecek. Onun yer yitirmesine izin veremem!"

Unutuş Hayaleti güldü.
"Sen kimsin ki? Bir hayalet bile doğru düzgün korkutamayan, duygusal bir siluet!"

Casper duraksadı ama sonra gözleri kararlılıkla parladı.

"Belki ben korkutmuyorum… ama ışık getiriyorum. Umut oluyorum. Ve bu yeter!"

Bu sözlerle birlikte Casper’ın içinden parlayan beyaz bir ışık çıktı. O ışık, arkadaşlarının dostluğu, yıldızın umudu ve Casper’ın cesaretiydi. Işık mağarayı doldurdu. Unutuş Hayaleti bağırarak geri çekildi ve sis gibi eridi.

Zincirler çözüldü. Yıldız hafifçe titredi, parladı ve göğe yükseldi.

Yıldız yerine döndüğünde, gökyüzü yeniden dengelendi. O gece, gökyüzü normalden de parlaktı. Casper ve arkadaşları geri döndüğünde tüm orman halkı onları alkışladı.

Baykuş Luna göz kırptı:
"Yine bir efsane oldun Casper."

Fare Pip gülümsedi:
"Kahraman Casper geliyor! Yol açın!"

Mira başını salladı:
"Ama en önemlisi... dostlukla her karanlık aydınlanabilir."

Casper gökyüzüne baktı. Kayıp yıldız şimdi ona göz kırpıyordu.

"Seni hiç yalnız bırakmayacağız." diye fısıldadı Casper.

Her gece bir çocuk, o parlak yıldızı gökyüzünde gördüğünde dilek tutar oldu. Kimse bilmiyordu ama o yıldızın arkasında, sevimli bir hayaletin kalbi vardı.

Ve Casper? O hâlâ eski şatosunda yaşıyor, dostlarıyla maceralara atılıyor ve dostluğu yaymaya devam ediyor.