Zebra Masalı: Zuzu ve Eğlenceli Maceraları

Bir zamanlar, Afrika’nın uçsuz bucaksız savanlarında, siyah-beyaz çizgileriyle diğer hayvanlardan hemen ayırt edilebilen sevimli bir zebra yaşarmış. Bu zebranın adı Zuzu imiş. Zuzu, neşeli, meraklı ama biraz da içine kapanık bir zebra yavrusuymuş. Diğer zebralar sürüyle birlikte koştururken, Zuzu genellikle bir ağacın gölgesinde oturup gökyüzüne bakarmış.
Bir sabah annesi Zuzu’yu yelelerinden çekiştirerek uyandırmış.
“Zuzu! Uyan artık! Bugün uzun bir yolculuğa çıkıyoruz. Yeni otlaklara gidiyoruz,” demiş.
“Ama anne... neden her zaman taşınıyoruz? Ben burayı seviyordum,” demiş Zuzu, gözlerini ovuşturarak.
“Çünkü yiyecek bulmamız lazım, tatlım. Bu bölgede otlar kurudu. Merak etme, gittiğimiz yer çok güzel olacak,” demiş annesi gülümseyerek.
Yolculuk başlamış. Zuzu, diğer zebra yavruları gibi heyecanla zıplayıp koşmamış. Sessizce yürümüş. İçinde bir sıkıntı varmış ama ne olduğunu o da tam olarak bilemiyormuş.
O gün akşam, sürü küçük bir göl kenarında mola vermiş. Diğer hayvanlar su içerken, Zuzu göl kenarında durup yansımasına bakmış.
“Neden herkesin çizgileri birbirine bu kadar benziyor da benimkiler daha farklı?” diye sormuş kendi kendine.
O sırada yanına yaşlı bir kaplumbağa yaklaşmış. Adı Boko imiş.
“Çizgilerinin farkında mısın?” demiş Boko gülümseyerek.
“Evet... diğer zebralardan daha ince çizgilerim var. Sanki bana ait değilmiş gibiler.”
“Farklı olmak seni korkutuyor olabilir, ama unutma, farklılık bazen sihirdir,” demiş Boko göz kırparak ve yavaşça uzaklaşmış.
Zuzu o gece uyuyamamış. Kafasında Boko’nun sözleri dönüp duruyormuş: Farklılık bazen sihirdir...
Ertesi sabah sürü tekrar yola koyulmuş. Yol zorluymuş. Kurak topraklar, yüksek kayalıklar ve arada bir çıkan aslan sesleri. Zuzu, annesinin yanından hiç ayrılmamış.
Bir gün sürü bir nehir kenarına ulaşmış. Nehir coşkulu bir şekilde akıyor, üzerindeki tahta köprü ise parçalanmak üzereymiş.
Lider zebra, Kara, köprüyü geçmek zorunda olduklarını söylemiş.
“Bu köprüden tek sıra halinde, dikkatlice geçeceğiz. Sakın panik yapmayın,” demiş.
Zuzu sıranın en arkasındaymış. Tam köprünün ortasına geldiğinde, tahtalardan biri kırılmış ve küçük bir zebra yavrusu aşağıya düşmeye başlamış. Zuzu, düşünmeden hareket etmiş. Hemen yavrunun yelesinden yakalamış ve onu yukarı çekmiş. Ancak kendisi dengesini kaybetmiş ve nehre düşmüş.
Sürü paniklemiş. Annesi çığlık atmış:
“ZUZUUUU!”
Zuzu suyun içinde çırpınırken, güçlü bir akıntıya kapılmış. Gözleri kapanmak üzereyken, birden nehrin içinden iki dev gölge belirivermiş. Bunlar iki dost su aygırıymış: Momo ve Nini.
“Bir zebracık! Çabuk, onu suyun dışına çıkaralım!” demiş Momo.
Nini, Zuzu’yu sırtına alıp kıyıya taşımış. Zuzu gözlerini açtığında kendini yabancı bir bölgede bulmuş. Sürü ortalıkta yokmuş.
“Sakin ol küçük zebra, güvendesin,” demiş Nini yumuşak sesiyle.
“Ama... annem... sürüm... hepsi nerede?” demiş Zuzu panikle.
“Muhtemelen yolculuklarına devam ettiler. Ama merak etme, seni onlara kavuşturacağız,” demiş Momo.
Zuzu, Momo ve Nini ile birlikte birkaç gün geçirmiş. Bu günlerde Zuzu birçok şey öğrenmiş: nehir nasıl geçilir, hangi otlar zehirlidir, nasıl suyun akışını dinleyerek yön bulabiliriz…
Bir akşam üzeri, Zuzu nehir kıyısında otururken, Momo yanına gelmiş.
“Sen çok cesur bir zebrasın, Zuzu. Diğerleri gibi değil. Sende bir ışık var,” demiş.
Zuzu gülümsemiş.
“Ben eskiden çizgilerimi garip bulurdum. Ama şimdi, her çizgimin bir anlamı olduğunu hissediyorum.”
“Aynen öyle. Her çizgi bir yolculuk, bir ders, bir anıdır. Şimdi hazırsan seni sürüne götürelim,” demiş Nini.
Uzun bir yolculuktan sonra Momo ve Nini, Zuzu’yu büyük bir ovaya getirmişler. Zuzu uzaktan tanıdık sesler duymuş.
“ZUZU! ZUZU!” diye seslenen annesiymiş!
Zuzu koşmuş, annesine sarılmış.
“Seni bulamayacağımızı sandım! Neredeydin?”
“Biraz farklı bir yoldaydım anne... ama kendimi buldum,” demiş Zuzu, gözleri dolarak.
Lider zebra Kara da Zuzu’ya yaklaşmış.
“Bize bir yavruyu kurtararak büyük cesaret gösterdin. Hepimiz seninle gurur duyuyoruz. Ve sürümüzün bir gün lideri olabilecek kadar da bilge oldun.”
Zuzu başını eğmiş ama kalbi mutlulukla atıyormuş.
O günden sonra Zuzu, sürü içinde daha da özgüvenli, neşeli ve bilgili biri haline gelmiş. Artık farklılığından utanmıyor, çizgilerine gururla bakıyormuş. Her çizgi, yaşadığı bir macerayı hatırlatıyormuş.
Ve yıllar sonra, Zuzu büyüdüğünde gerçekten de sürünün lideri olmuş. Artık yavrulara şöyle diyormuş:
“Unutmayın, her çizgi bir hikâyedir. Ve sizler de kendi hikâyenizi yazıyorsunuz.”