Hayaletli Ev Masalı

Küçük bir kasabanın kenarında, yıllardır kimsenin yaşamadığı eski bir ev vardı. Kasaba halkı, bu evi "Hayaletli Ev" olarak adlandırmıştı. Pencereleri kırık, kapısı paslı ve bahçesi yabani otlarla kaplıydı. Evin içinde ise kimsenin cesaret edip giremediği karanlık bir sır vardı.

Bir gün, kasabanın en cesur çocukları olan Ali, Mert ve Zeynep, bu gizemi çözmeye karar verdiler. Okuldan sonra buluşup hayaletli eve gitmek için sözleştiler.

"Emin misiniz? Orada gerçekten hayalet varmış," dedi Zeynep biraz çekingen bir sesle.
"Korkma Zeynep! Eğer hayalet varsa, onu yakalarız. Yoksa da efsane çökmüş olur," diye cevapladı Mert gülerek.
"Ben de varım!" dedi Ali kararlılıkla. "Sonunda korktuğumuz şeyin ne olduğunu öğreneceğiz."

Akşamüstü eve vardıklarında kapı hafif aralıktı. Rüzgarın uğultusu ve paslı kapının gıcırtısı ürkütücüydü. Mert cesurca öne atıldı ve kapıyı iterek açtı.

"Bunu yapmasak mı?" dedi Zeynep tedirgin bir şekilde.
"Geri dönmek yok!" dedi Ali. "Hadi, içeri girelim."

Evin içi tozla kaplıydı ve her adımda ahşap zemin inliyordu. Aniden, yukarıdan bir ses duyuldu: "Bırakın bu evi!"
Zeynep bir çığlık attı: "Bu neydi?"
Mert şaşkınlıkla yukarı baktı: "Belki de rüzgardır."
Ali cesurca merdivene yaklaştı: "Bu işi bitireceğiz. Kim var orada?"

Merdivenlerden yukarı çıktıklarında eski bir yatak odası buldular. Yatağın üzerinde toz kaplı eski bir oyuncak ayı duruyordu. Birden, oyuncak ayının gözleri kırmızı renkte parladı.
"O... O oyuncak göz kırptı!" dedi Zeynep korkuyla.
"Saçmalama! Oyuncaklar göz kırpmaz," dedi Mert, ama sesi titriyordu.

Aniden, odanın içindeki eski dolap hafifçe aralandı ve içinden bir çocuk sesi geldi:
"Burada ne yapıyorsunuz?"
Ali ürkek bir sesle cevapladı: "Kim var orada?"
Dolap kapısı açıldı ve karşılarına küçük bir çocuk çıktı. Gözleri hüzünle doluydu.
"Ben Kerem," dedi çocuk. "Bu evde yaşardım. Ama şimdi kimse beni görmüyor."
Mert şaşkınlıkla sordu: "Sen... hayalet misin?"
Kerem hüzünlü bir şekilde başını salladı: "Evet. Ama kötü biri değilim. Sadece yalnızım."

Çocuklar biraz rahatladı. Ali Kerem'e yaklaştı: "Peki, neden herkes senden korkuyor?"
Kerem iç çekti: "Annem ve babam bu evi terk ettiğinde burada yalnız kaldım. O günden beri kimse benimle konuşmuyor. Sadece oyuncak ayım bana eşlik ediyor."

Zeynep gözyaşlarını tutamadı: "Bu çok üzücü..."
Ali, Kerem'e gülümseyerek dedi: "Biz seninle arkadaş olabiliriz!"
Mert de başını salladı: "Evet, hayalet de olsan fark etmez. Yalnız kalmana gerek yok."

Kerem'in yüzü aydınlandı: "Gerçekten mi? Bu evden korkmadan benimle vakit geçirir misiniz?"
Ali gülerek yanıtladı: "Tabii ki! Hatta yarın okuldan sonra yine geliriz."
Kerem mutluluktan ağlamak üzereydi: "Teşekkür ederim! O zaman burası artık hayaletli ev değil, arkadaş evi olacak!"

O günden sonra, çocuklar Kerem’i ziyaret etmeye devam etti. Kasaba halkı da hayaletli evin aslında yalnız bir çocuğun yaşadığı bir yer olduğunu öğrendi ve korkuları kayboldu. Kerem, arkadaşları sayesinde tekrar mutlu bir ruha dönüştü ve artık kimse hayaletlerden korkmuyordu.