Tembel Tavuk Masalı
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, gökyüzünün pamuk gibi bulutlarla süslendiği, kuşların sabah şarkılarını hiç aksatmadan söylediği yemyeşil bir köy varmış. Bu köyde hayvanlar kendi işlerini yapar, birbirlerine yardım eder ve her gün neşeyle yaşarlarmış. Ama bir tanesi, işleri pek sevmezmiş: Tembel Tavuk Tilda!
Tilda, kırmızı tüyleriyle köyün en dikkat çeken tavuğuymuş ama aynı zamanda en tembeliymiş. Ne yumurta yumurtlamak istermiş ne de sabah kahvaltısı için yem aramak. Gün boyu güneşin altında gölgelenip uyumayı severmiş.
Bir sabah, diğer hayvanlar erkenden uyanmış. Ama hava... tuhaftı. Gökyüzü kararıkmış, güneş yokmuş! Herkes korku içindeymiş.
"Güneş nereye kayboldu?" diye bağırmış İnek İda.
"Bu sabah ötüşümü bile yapamadım, içim sıkıldı!" demiş Horoz Hakkı.
"Bir felaket yaklaşıyor olabilir!" diye mırıldanmış Kedi Kiki.
Ama Tilda, çimenler üzerinde esneyerek yatıyormuş.
"Of... ne var? Uyuyordum ben," demiş Tilda tembelce. "Bir gün güneş açmazsa ne olur yani? Uyuyun, geçer."
"Tilda!" demiş Tavşan Tufan telaşla. "Bu çok ciddi bir şey! Güneş olmadan bitkiler büyüyemez, yem bulamayız!"
"O zaman biri bana yem getirsin," demiş Tilda, gözlerini tekrar kapatırken.
Hayvanlar toplanmış ve bir karar almış: Güneşin neden kaybolduğunu öğrenmek için Orman Bilgesi Baykuş Bibik’e gitmek.
Yola koyulmuşlar ama...
"Tilda sen de gelmelisin," demiş keçi Kiraz.
"Neden ben? Güneş sizin için daha önemli," demiş Tilda, tüylerini düzeltirken.
"Hepimiz bu köyde yaşıyoruz. Yardım etmek her canlının sorumluluğudur," demiş Hakkı sertçe.
İstemeye istemeye kalkmış Tilda. İçinden homurdanarak yürümüş: “Bir uyku bile çok görülüyor insana…”
Ormanın derinliklerinde Baykuş Bibik onları karşılamış.
"Hoş geldiniz çocuklar," demiş bilgeli bir sesle. "Güneşin kaybolması doğanın dengesini sarsar. Sadece çok saf bir kalp güneşi geri getirebilir."
"Ne demek bu?" diye sormuş Kiki.
"Birinin, kendi rahatından vazgeçip başkaları için fedakârlık yapması gerek. Kalbinin temizliği, güneşi tekrar doğuracak."
Tüm gözler Tilda’ya dönmüş. O ise hemen kollarını (kanatlarını) kavuşturmuş:
"Beni karıştırmayın. Ben uyumakla meşgulüm."
Ama o gece, köy karanlıktayken, herkes aç ve yorgunken küçük civciv Limon ağlamaya başlamış.
"Anne... korkuyorum," demiş titrek sesiyle. "Güneş gitti, şimdi hep karanlık mı kalacağız?"
Tilda, ilk defa kendini kötü hissetmiş. Limon’un gözyaşları kalbini delip geçmiş.
Ertesi sabah, köy meydanında Tilda’yı kimse bulamamış. Tüm hayvanlar şaşkın.
"Nereye gitti acaba?" demiş Tavşan Tufan.
"Yine uyumaya gitmiştir," diye söylenmiş Kiki.
Ama o sırada ormanın derinliklerinden bir ses gelmiş. Tilda, ormanda çamur içinde yürüyormuş, sırtında dev bir çuval taşıyormuş. Çuvalın içinde çeşitli meyve tohumları, böcek yemleri ve güneş taşları varmış. Baykuş Bibik’in söylediklerini yerine getirmek için tehlikeli bir görev üstlenmiş.
Gölge Canavarı’nın mağarasına girmiş. Bu canavar, güneşi zincirlemiş ve karanlığı yaymaktan mutluymuş.
"Sen de kimsin?" diye kükremiş Gölge Canavarı.
Tilda cesurca konuşmuş: "Ben, köyümü ve güneşi geri isteyen bir tavuğum!"
"Sen mi? Tembel bir tavuk? Hah! Güldürme beni!" diye kahkaha atmış canavar.
Ama Tilda gözlerini kapatmış, Limon’un ağlamasını hatırlamış. Civcivlerin uykusuz kaldığını, hayvanların aç olduğunu... Ve içinden gelen güçle bağırmış:
"Onlar için mücadele edeceğim!"
Bu sırada güneş taşı parlamaya başlamış. Işık, Gölge Canavarı’nı geri itmiş ve zincirler çözülmüş. Güneş bir anda gökyüzüne fırlamış ve köy tekrar aydınlanmış!
Tilda, toz toprak içinde, yorgun ama gülümsüyormuş.
Köye geri döndüğünde herkes ona koşmuş.
"Sen... gerçekten sen mi yaptın bunu?" demiş Hakkı şaşkınlıkla.
"Evet," demiş Tilda utanarak. "Sanırım tembellik bazı zamanlarda yerini cesarete bırakmalı."
"Seninle gurur duyuyoruz!" demiş Tavşan Tufan.
Limon ise ona sarılmış:
"Artık korkmuyorum, çünkü sen varsın."
O günden sonra Tilda, her sabah erkenden uyanmış, diğer hayvanlara yardım etmiş, yem bulmuş ve çocuklara masallar anlatmış. Artık tembel değilmiş; onun yeni adı: "Cesur Tavuk Tilda" olmuş.
Ve herkes bilir ki en büyük değişim, en beklenmedik kalpten doğarmış.