İyi Geceler Masalı

İyi Geceler Masalı

Uzak diyarların birinde, yıldızlarla kaplı gökyüzünün tam altında, parlayan bir krallık yaşardı: Ayışığı Krallığı. Bu krallığın en garip özelliği, gecelerin asla bitmemesiydi. Güneş hiç doğmaz, gökyüzü hep lacivert kalırdı. Ay her zaman tam yuvarlaktı ve yıldızlar hiç sönmezdi.

Krallığın küçük prensesi, Mira, uyumayı hiç sevmezdi. Ne zaman birisi ona "İyi geceler" dese, sinirlenir, dudaklarını büküp şöyle derdi:

“Ben uyumak istemiyorum! Uyurken her şeyi kaçırıyorum. Belki yıldızlar konuşuyordur, belki de gece kuşları gizli bir toplantı yapıyordur!”

Annesi, Kraliçe Elara, yumuşak bir sesle:

“Sevgili Miram, uyku büyülü bir yolculuktur. Rüyaların ülkesine gider, kalbinin fısıltılarını duyarsın.”

Ama Mira ikna olmazdı. Yatağının altında kitaplar, tavanında parlayan yıldız lambaları, yastığının içinde ise gizli bir defteri vardı. Her gece o deftere "Neden uyumamalıyım" başlıklı notlar yazardı.

Bir gece, Mira yine uyumamak için direnirken, pencerenin kenarında bir şey parladı. Küçük bir ışık topu, odaya süzüldü ve yavaşça yere kondu. Bu, minicik kanatlarıyla parıldayan bir gece perisiydi. Adı Niva idi.

“Merhaba Mira,” dedi Niva neşeyle. “Ben Gece Perisi Niva. Sana ‘İyi geceler’in gerçek anlamını anlatmaya geldim.”

Mira gözlerini faltaşı gibi açtı.

“İyi geceler sadece uyumak mı demek? Herkes bana öyle söylüyor.”

“Hayır,” dedi Niva, “Asıl anlamı çok daha derin. Gel benimle. Sana gecenin gizemli yüzünü göstereceğim.”

Niva, sihirli bir parmak hareketiyle odayı yıldız tozuna boğdu. Birlikte gökyüzüne doğru süzüldüler. Mira önce korktu ama sonra aşağıdaki manzaraya bakınca büyülendi. Tüm krallık uykudaydı ama... garip bir şekilde canlıydı.

“Bak Mira,” dedi Niva, “Uykuda olanların kalpleri hâlâ konuşuyor. Rüyalar, gerçek duyguların sesidir.”

İlk durakları, bir çiftçinin eviydi. Yaşlı çiftçi, yatağında torunu için dua ediyordu. Uyurken yüzüne huzur yayılmıştı.

“Onun rüyasında ne var?” diye sordu Mira.

“Torunuyla kırlarda koşturduğu bir anı canlanıyor. Sevgiyle dolu.”

Bir sonraki durak, kasabanın fırınıydı. Fırıncı, sabaha hazırlık için kısa bir uykuya dalmıştı. Rüyasında, unla kaplı küçük bir çocuğa kurabiye veriyordu.

“Uyuyanlar sadece dinlenmiyor,” dedi Niva. “Onlar, kalplerinde sakladıkları en güzel şeyleri yeniden yaşıyor.”

Mira büyülenmişti ama hâlâ biraz şüpheyle sordu:

“Peki ama ben rüya görmek istemiyorsam? Ya kötü bir rüya görürsem?”

Niva, elini kalbine koydu:

“Kötü rüyalar da kalbin konuşmasıdır. Onlar bize korkularımızı, üzüntülerimizi anlatır. Ama asla bizi yalnız bırakmazlar. Her rüya, sabaha yeni bir güçle uyanmamız içindir.”

O sırada gökyüzünde büyük bir yıldız kaydı. Niva ona döndü:

“O yıldız, senin ilk uyumayı kabul ettiğin anı bekliyor. Yıldızların dili sabırdır.”

Mira bir an sessiz kaldı. Sonra gözlerini kocaman açıp sordu:

“Peki ya ‘İyi geceler’ sözü? Neden herkes bunu söyleyip duruyor?”

“Çünkü,” dedi Niva, “İyi geceler, bir vedadan fazlasıdır. O bir sihirdir. O sözcüklerle insanlar birbirlerine şunu der: ‘Güvende ol, tatlı rüyalar gör, kalbin huzurla dolsun.’”

Tam o sırada Mira’nın kulağına tanıdık bir ses geldi:

“Mira? Miracığım?”

Gözlerini kırpıştırdığında, annesinin yüzünü gördü. Yatakta yatıyordu. Her şey rüya mıydı?

“Rüya mıydı bu?” diye fısıldadı.

Annesi güldü: “Bilmiyorum. Ama gözlerinin içi parlıyor.”

Mira usulca doğruldu ve annesine sarıldı:

“İyi geceler anneciğim.”

Annesi şaşırdı. “İlk kez sen söyledin...”

“Çünkü artık biliyorum. Bu sadece bir söz değil. Bu... bir kalp dokunuşu.”

O gece Mira derin ve huzurlu bir uykuya daldı. Rüyasında Niva ile ay ışığında dans etti. Elinde bir yıldız vardı ve yıldızın içinde "İyi geceler" yazıyordu. Ama bu kez o kelimeler altınla parlıyordu.

Krallıkta bir ilk yaşandı. Ufukta yavaşça güneş doğdu. Herkes şaşkındı çünkü Ayışığı Krallığı’nda daha önce hiç sabah olmamıştı.

Kral Arius, şaşkınlıkla sarayın terasına çıktı:

“Güneş mi bu? Ne oldu bu gece?”

Kraliçe Elara, gülümsedi: “Mira, ilk kez gönülden ‘İyi geceler’ dedi. Belki de bu sihrin anahtarıydı.”

Mira, sabah serinliğinde sarayın bahçesine çıktı ve gökyüzüne baktı.

“Hoş geldin sabah,” dedi, “Ama akşam yine gelecek. Ve ben... artık sabırsızlıkla ‘İyi geceler’ demeyi bekliyorum.”

Ve işte sevgili çocuk, her gece biri sana “İyi geceler” dediğinde, artık ne demek olduğunu biliyorsun: Bu, sevgiyle sarılmış bir dilek, huzurlu rüyaların anahtarıdır.