Uykucu İnek Masalı

Uykucu İnek Masalı

Uzak diyarlarda, yumuşacık yeşil çimenlerle kaplı bir köyde, Gökçepınar adında küçük bir çiftlik varmış. Bu çiftlikte çeşit çeşit hayvan yaşarmış: horozlar sabahları ötüp herkesi uyandırır, tavuklar civcivlerine masal anlatır, koyunlar çimenleri kemirir, keçiler hoplayıp zıplarmış.

Ama bu çiftlikte herkesin bildiği çok özel bir inek varmış. Adı Pufi’ymiş. Pufi, beyaz üstüne siyah benekli, yumuşacık tüyleri olan, sevimli mi sevimli bir inekmiş. Ancak Pufi’nin çok farklı bir özelliği varmış: Pufi sürekli uyurmuş!

Evet, yanlış duymadınız! Pufi, sabah horoz öttüğünde bile gözünü açmaz, öğle güneşi alnına vurunca bile uyanmaz, yalnızca yemek vakti burnuyla samanı bulur, sonra tekrar uyurmuş.

Bir sabah, horoz Kikirik, her zamanki gibi öttü:

"Uuuuuuyaaaaanın! Gün ışıldıyor! Güne başlama zamanı!"

Bütün hayvanlar tek tek esneyerek uyanmaya başladı. Sadece bir kişi hâlâ mışıl mışıl uyuyordu.

"Aaaa, yine mi?" dedi tavuk Minikayak. "Pufi hâlâ uyuyor!"

Koyun Momo yaklaştı, yavaşça kulağına fısıldadı:

"Pufi? Pufiii? Bugün ahır temizlenecek, kalk artık!"

Ama Pufi kımıldamadı bile. Gözleri kapalı, dudaklarının arasından hafif bir horlama sesi geliyordu:

"Hıımmm... zzz... biraz daha... beş dakika..."

Hayvanlar aralarında konuşmaya başladılar.

"Artık bu iş böyle gitmez," dedi horoz Kikirik ciddi bir ifadeyle. "Her gün bir saat geç uyanıyor. Bir gün uyanamayacak diye korkuyorum!"

Keçi Zıpır öne atıldı. "Onu Şarkı Ormanı’na götürelim! Orada uykuyu kaçıran Melodi Kuşu yaşıyor. Belki Pufi’yi eski haline döndürür!"

Hayvanlar bu fikri beğendi. Ertesi sabah, Pufi’yi hafifçe dürterek uyandırdılar.

"Pufi, uyan dostum," dedi Kikirik, "küçük bir maceraya çıkıyoruz."

"Zzz... macera mı?.. Ne macerası? Uyurken mi?"

"Hayır! Gerçekten yürüyeceğiz. Hadi kalk!"

Birkaç dakika homurdanarak uyandı Pufi. Gözlerini ovuşturdu, esnedi, sonra başını sallayarak onlara katıldı.

Şarkı Ormanı, çiftliğin hemen kuzeyindeki tepenin ardındaydı. Yolda ilerlerken, etrafta kuşlar cıvıldıyor, kelebekler uçuşuyordu. Pufi yolda iki kere uyukladı, bir ağacın gölgesinde az kalsın uyuyakalıyordu. Ama sonunda ormana vardılar.

Ormanın ortasında, altın sarısı tüyleri olan parlak bir kuşun sesi yankılanıyordu. Bu Melodi Kuşu’ydu.

"Hoş geldiniz küçük dostlar," dedi kuş şarkı söyleyerek. "Ne güzel bir sabahtayız!"

"Merhaba Melodi Kuşu," dedi koyun Momo. "Arkadaşımız Pufi sürekli uyuyor. Onu biraz canlandırabilir misin?"

Melodi Kuşu, Pufi’nin etrafında bir tur döndü.

"Hmm... Kalbinde çok derin bir yorgunluk var. Belki de sadece uykusuzluk değildir. Rüyalarında bir şey mi eksik, Pufi?"

Pufi başını eğdi, bir süre düşündü. Sonra yavaşça konuştu:

"Bilmiyorum... Rüyalarımda hep gökyüzüne uçtuğumu görüyorum. Bulutların üzerinde, hafifçe süzülerek... Ama sabah olunca hep yere geri dönüyorum. Belki... belki de uçmak istiyorum ama uyanıkken yapamıyorum."

Herkes bir an sustu.

Kikirik şaşkınlıkla sordu: "Uçmak mı? Bir inek nasıl uçar ki?"

Melodi Kuşu tebessüm etti. "Rüyaların gücünü hafife almayın. Eğer hayal ettiğiniz şey kalbinizde yeterince gerçekse, o sizi uyanıkken de takip eder."

Ve sonra Melodi Kuşu kanat çırptı. Parlak tüylerinden gökyüzüne doğru yayılan notalar yükseldi. Bu notalar Pufi’nin çevresinde dönmeye başladı. Gözleri birden parladı. Derin bir nefes aldı.

O an, Pufi’nin içinde bir şeyler kıpırdadı. Gözlerini sonuna kadar açtı. İlk defa hayatında gerçekten uyanıktı.

"Bunu... hissediyorum!" dedi heyecanla. "Enerjik hissediyorum! Belki uçmuyorum ama ayaklarımın yere bastığını hissediyorum!"

Hayvanlar sevinçle alkışladı. O günden sonra, Pufi artık günün büyük kısmını uyanık geçiriyordu. Sabah horoz öttüğünde esneyerek de olsa kalkıyor, arkadaşlarıyla otlaklara gidiyor, oyunlar oynuyordu.

Ama geceleri... Ah, geceleri! Hâlâ rüyasında uçuyordu. Gökyüzünde süzülüyor, ayın etrafında dönüyor, yıldızlarla sohbet ediyordu.

Bir akşam gün batımında, Pufi otların üstüne uzandı, Momo yanına geldi.

"Artık daha mutlusun, değil mi?"

"Evet," dedi Pufi gülümseyerek. "Artık sadece uyumuyorum. Gerçekten yaşıyorum. Ama rüyalarımı da çok seviyorum. Onlar benim kanatlarım gibi."

Kikirik hafifçe gülümsedi. "Uykucu olmak kötü değilmiş aslında... Yeter ki neden uyuduğunu bil."

O gece, gökyüzü pırıl pırıldı. Ve çiftlikteki herkes huzur içinde uykuya daldı.

Pufi ise... gözlerini kapadı ve bir yıldızın üzerinden kanatlandı.

Ve gökyüzü bir inek gülümsemesiyle aydınlandı.