Shrek Masalı
Bir zamanlar, Uzaklardaki Bataklık’ta, yeşil ve kocaman kalpli bir dev yaşardı. Adı Shrek’ti. O, dışarıdan korkutucu görünse de, aslında içi sevgi dolu, yalnızlığa alışmış, biraz da inatçı biriydi.
Günlerden bir gün, bataklığında sakin bir sabah geçirirken, gökyüzünde parıldayan bir kuyruklu yıldız gördü. Kuyruklu yıldız, gökyüzünde bir iz bırakarak kayıp giderken, Shrek’in yanına gelen en yakın dostu Eşek heyecanla çırpınıyordu.
“Shrek! Gördün mü onu? Gördün mü? Bir kuyruklu yıldız! Dilek dileme zamanı!”
“Of Eşek… Sabah sabah başlama. Benim dilek dilemeye ihtiyacım yok.” dedi Shrek, mızmız bir ses tonuyla.
“Ama bu özel bir yıldızdı! Dilek dileyen herkesin kalbindeki en derin arzusu gerçek olurmuş!”
Shrek bir an durdu. Aslında kalbinin derinliklerinde, onun da bir arzusu vardı. O da... ailesiyle biraz daha vakit geçirebilmekti. Fiona ve çocukları son zamanlarda çok meşguldü. Shrek, bazen kendini yalnız hissediyordu ama bunu dile getirmeye utandı.
O gece, yıldızın parıltısı ay ışığına karıştığında, Shrek bataklığın ortasında sessizce mırıldandı:
“Keşke, bir günlüğüne her şey duruverse... Sadece ben, Fiona ve çocuklarım olsak. Birlikte vakit geçirebilsek. Eski günlerdeki gibi.”
Ama dilekleri dinleyen yıldızlar, bazen işleri biraz fazla ciddiye alır.
Ertesi sabah Shrek uyandığında her şey değişmişti. Etraf sessizdi, bataklık pırıl pırıldı. Ne kuş sesi vardı, ne de sabahın uğultusu. Evinin içinden ses gelmiyordu. Fiona da, çocuklar da yoktu!
“Fiona? Farkle? Fergus? Felicia?” diye bağırdı.
Yanıt yoktu.
Panikle dışarı fırladı. Eşek her zamanki gibi bir şeyler anlatıyordu ama ses çıkmıyordu. Her şey durmuş gibiydi, zaman donmuştu.
“Ne oluyor burada?! Eşek konuşsana!”
Ama Eşek'in ağzı hareket ediyor, sesi çıkmıyordu. Sadece Shrek hareket edebiliyor, düşünebiliyor ve konuşabiliyordu.
Birden gökyüzünde hafifçe parlayan bir ışık belirdi. Bu, dün geceki kuyruklu yıldızın parçasıydı. Işık Shrek’in önünde yavaşça şekil aldı. Bir peri gibi görünüyor ama yıldız tozundan yapılmıştı.
“Merhaba Shrek. Dileğin kabul edildi.”
“Ben sadece çocuklarımla vakit geçirmek istedim! Beni herkesin dışına at demedim!”
“Ama sen ‘her şey dursun’ dedin. İşte durdu. Şimdi, onları bulmak istiyorsan kalbinin sesini takip et.”
Shrek’in önüne bir yol uzandı. Yıldız tozlarıyla çizilmiş, ışıltılı, parlayan bir patika. Bataklıktan çok uzaklara gidiyordu. Shrek, çocuklarına ulaşmak için bu yolculuğa çıkmak zorundaydı.
İlk durak, eski tanıdık dostu Çizmeli Kedi’nin hayalini andıran bir yerdeydi. Güneş batıyor, turuncu ışıklar her yeri sarıyordu. Shrek yürürken, bir ağacın dalında küçük bir figür gördü. Bu Çizmeli Kedi’ydi ama... bebek gibi küçük!
“Çizmeli? Sen misin?”
“Mrrrowww… Shrek? Bu da neyin nesi? Ben… küçüldüm! Miyav!”
“Zaman durdu, ama seninle birlikte iç dünyan da değişmiş olmalı. Şimdi yardımına ihtiyacım var. Çocuklarımı bulmam gerek.”
“O zaman seninle geliyorum. Bu işte bir gariplik var.”
Çizmeli Kedi’yi omzuna alan Shrek, yoluna devam etti. Yolculuk ilerledikçe, tanıdık yerlerin hayal gibi versiyonlarına girdi: ejderhanın kulesi, Far Far Away sarayı, hatta geçmişteki düğünlerinin gerçekleştiği çiçekli alan bile karşılarına çıktı.
Her bir mekânda, Shrek kalbinde bastırdığı duygularla yüzleşti: kaybetme korkusu, yalnızlık, öfke ve en çok da… sevgi.
Bir noktada Eşek’in minik bir heykelini buldular. Ağlıyordu.
“Şrek, beni duyamıyorsun ama ben senin en iyi arkadaşınım. Her zaman yanındayım, biliyorsun, değil mi?”
Shrek’in gözleri doldu. Bu heykel gerçek değildi ama duygusu gerçekti.
“Biliyorum, dostum. Seni duyamıyorum ama seni hissedebiliyorum.”
Yolun sonunda, ay ışığının altında Fiona ve çocukları parlayan bir göl kenarında oturuyorlardı. Hareket etmiyorlardı. Donmuş gibiydiler.
Shrek, yıldız tozundan yapılmış parıltılı aynaya baktı. Aynada kendisini gördü: yorgun, ama kararlı.
“Ben onları sadece kendime istemedim. Sadece... birlikte olmayı özledim.”
O anda Fiona’nın gözleri kıpırdadı. Çocukların biri gülümsedi. Zaman çözülmeye başlamıştı.
“Shrek?” dedi Fiona. “Ne oldu? Neredeyiz?”
“Bir rüya gibiydi. Ama gerçekti. Sizi ne kadar çok sevdiğimi yeniden hatırladım.”
Fiona elini onun eline koydu.
“Bunu biliyoruz. Biz de seni çok seviyoruz.”
Eşek aniden koşarak geldi.
“Şrek! Ne oldu böyle! Az önce bir ışık vardı, sonra ben... sonra sen... ay çok kafa karıştı ama BURADAYIM!”
Shrek güldü.
“Sen her zaman buradaydın, Eşek.”
Çizmeli Kedi miyavlayarak sarıldı.
O gece Shrek’in bataklığı hiç olmadığı kadar neşeliydi. Birlikte şarkı söylediler, hikâyeler anlattılar, çocuklar kahkahalarla oynadı. Gökyüzünde kuyruklu yıldız bir kez daha belirdi ama bu kez dilek dilemeye gerek yoktu.
Çünkü Shrek, zaten sahip olduğu şeyin değerini anlamıştı: Ailesi ve dostları.