Barbie Masalı
Bir zamanlar, gökyüzünün rengârenk ışıklarla süslendiği, çiçeklerin şarkı söylediği ve hayvanların konuşabildiği büyülü bir diyar vardı. Bu diyara Gökkuşağı Ormanı denirdi. Bu ormanın en sevilen ziyaretçisi, parıltılı elbiseleri ve altın sarısı saçlarıyla tanınan Barbie idi.
Barbie, her hafta Kraliçe Melodia’yı ziyaret etmek için ormanın derinliklerine yürür, hayvanlarla konuşur, elflerle oynar ve gökkuşağının altındaki sihirli çayırlarda dans ederdi. Ama bu hafta, işler hiç de Barbie’nin alışık olduğu gibi gitmeyecekti…
Barbie, pembe pırıltılı cübbesini giyip yola çıktı. Yanında sadık dostu, konuşan tavşan Fındık da vardı.
“Bugün hava ne güzel, değil mi Fındık?” dedi Barbie, ağaçların yapraklarını okşayarak.
“Güneş ışıldıyor ama… bir gariplik var Barbie,” dedi Fındık, kulaklarını dikerek. “Çiçekler bugün şarkı söylemiyor.”
Barbie gözlerini kıstı. Gerçekten de normalde müzik gibi uğuldayan papatyalar sessizdi. Gökyüzü açık olmasına rağmen, gökkuşağı bile soluk görünüyordu.
“Hemen Kraliçe Melodia’yı görmeliyiz!” dedi Barbie kararlı bir sesle.
Yol boyunca ormanın sessizliği ikisini de huzursuz etti. Nihayet sarmaşıklarla süslü, parıldayan zümrüt kapıya geldiklerinde Barbie, sihirli melodisini söyledi ve kapılar yavaşça açıldı. Kraliçe Melodia, altın tahtında endişeli bir yüzle bekliyordu.
“Barbie! Geldiğin ne iyi oldu!” diye haykırdı Melodia. “Gökkuşağının kalbi çalındı!”
Barbie şaşkınlıkla geri çekildi.
“Gökkuşağının… kalbi mi?”
Kraliçe Melodia, elini kalbine koyarak başını salladı. “Gökkuşağı Ormanı’nın renklerini ve neşesini sağlayan sihirli kristal... birileri onu almış. Ve biz onu olmadan uzun süre ayakta kalamayız.”
Fındık, ayaklarının ucunda zıplayarak “Kim almış olabilir ki?” diye sordu.
“Şüphemiz, Karanlık Sis Vadisi’nin Cadısı Umbra üzerinde,” dedi Kraliçe. “Ama ona karşı koyabilecek biri lazım… Barbie, bu görev senin olabilir mi?”
Barbie derin bir nefes aldı. Gözleri parladı.
“Gökkuşağı Ormanı benim ikinci evim… Elbette yardım ederim!”
Kraliçe Melodia, Barbie’ye sihirli bir kolye verdi. “Bu kolye, seni sisin içinde koruyacak. Ama unutma Barbie, Umbra’nın gücü karanlık duygulardan beslenir. Onu yenmek için kalbindeki sevgiyi kullanmalısın.”
Barbie ve Fındık yola çıktılar. Yol zorluydu. Nehrin üzerinden geçerken bir köprü yıkılmıştı, ama Barbie dost canlısı su perileriyle konuşarak yardım aldı. Dev bir ağacın altında ağlayan küçük bir ejderha gördüler.
“Ne oldu sana, küçük dostum?” diye sordu Barbie, eğilerek.
“Kimse benimle oynamıyor…” dedi ejderha gözyaşları içinde.
“Seninle oynamaktan mutluluk duyarız,” dedi Barbie gülümseyerek. Ve hep birlikte bir süre zıplama oyunu oynadılar. Ejderha sevinçle onlara sarıldı ve kanatlarını çırpıp yolu açtı.
Sonunda karanlık sislerle çevrili vadinin girişine geldiler.
“Barbie… korkuyorum,” dedi Fındık.
“Ben de biraz korkuyorum,” dedi Barbie dürüstçe. “Ama cesur olmak, korkmamayı değil, korkarken bile doğru olanı yapmayı gerektirir.”
Vadide ilerlediklerinde bir gölge belirdi. Yüzü sis gibi, sesi yankı gibi olan Umbra önlerinde durdu.
“Ne cesaretle buraya geliyorsun, Barbie?”
“Gökkuşağı’nın kalbini geri almak için geldim!”
Umbra kıkırdadı. “Siz hep aynı… Renkler, sevgi, dostluk! Ama dünya böyle değil. Dünya yalnız ve gri!”
Barbie ileri adım attı. “Sen yalnız hissettiğin için mi çaldın kalbi?”
Umbra duraksadı. Sis gözlerinde bir titreme oldu.
“Kimse benimle arkadaş olmak istemedi. Hep benden korktular.”
Barbie yavaşça yaklaştı. “Karanlık seni tanımlamaz Umbra. Kalbinde birazcık sevgi varsa, hala değişebilirsin.”
Fındık da ekledi: “İstersen bizimle oynayabilirsin.”
Umbra gözlerini kapadı. Bir damla gözyaşı yere düştüğünde, etrafı saran sis aralandı. Umbra’nın ellerinde tuttuğu kalp kristali ışıldamaya başladı.
“Gerçekten… benimle arkadaş olur musunuz?” diye sordu Umbra titrek bir sesle.
“Elbette oluruz,” dedi Barbie. “Ama önce kalbi geri getirelim.”
Umbra kristali uzattı. Barbie onu tutunca, kalbinden yayılan sevgi ve sıcaklık kristali ışıl ışıl parlatmaya başladı. Aniden gökkuşağının renkleri yeniden ormana yayıldı.
Gökkuşağı Ormanı neşe içinde şarkı söylemeye başladı. Çiçekler açtı, kuşlar melodiler söyledi ve Barbie’nin kalbindeki umut tüm ormanı sardı.
Kraliçe Melodia onları sarayda karşıladı.
“Barbie, Umbra, Fındık… Gökkuşağı Ormanı sizi asla unutmayacak.”
Umbra utangaçça Barbie’ye baktı. “Ben… artık kötü olmak istemiyorum.”
“Ve olmayacaksın,” dedi Barbie. “Çünkü artık yalnız değilsin.”
O günden sonra Umbra, Gökkuşağı Ormanı’nın yeni koruyucularından biri oldu. Sis vadisi, rengârenk çiçeklerle doldu. Barbie ise her hafta ormana uğramaya devam etti — ama artık bir kişi daha katılmıştı onların oyunlarına: yeni arkadaşları Umbra.
Ve böylece, sevgiyle karanlık bile aydınlanmış oldu.