Çizgili Kedi Masalı
Bir zamanlar, Masal Ormanı’nın tam ortasında, yaprakların dans ettiği, kuşların şarkı söylediği bir köy vardı. Bu köyün en dikkat çekici sakini, sarı-turuncu çizgili tüyleriyle tanınan bir kediydi. Herkes ona “Çizgili Kedi” derdi. Gerçek adını kimse bilmezdi, çünkü o kendine bile bir isim koymamıştı.
Çizgili Kedi, diğer kediler gibi değildi. Oynamayı severdi ama yalnız oynamayı. İnsanların başını okşamasına izin vermezdi ama uzak durmazdı da. Sadece gözlerini kocaman açar, dikkatle bakar, sonra sessizce uzaklaşırdı.
Bir sabah, güneş henüz uykulu gözlerini ovuştururken, köyün çocuklarından biri olan Maviş, Çizgili Kedi’yi çimenlerin arasında otururken gördü.
“Merhaba, kedi!” dedi neşeyle.
Çizgili Kedi başını kaldırdı, bir an baktı ve hiçbir şey demeden patilerini yalamaya devam etti.
“Benim adım Maviş. Senin adın ne?”
Çizgili Kedi cevap vermedi. Ama bu kez kaçmadı da.
“Seninle arkadaş olabilir miyiz?” diye sordu Maviş, biraz çekinerek.
Çizgili Kedi ayağa kalktı, yavaşça Maviş’in yanına geldi, kuyruğunu hafifçe kıvırarak bacağına sürttü.
“Bu evet demek!” diye bağırdı Maviş sevinçle.
O günden sonra Maviş ve Çizgili Kedi ayrılmaz oldular. Her sabah birlikte kahvaltı yapar, ormanda birlikte dolaşırlardı. Maviş hikayeler anlatır, Çizgili Kedi dikkatle dinlerdi. Ama hiç konuşmazdı.
Bir gün, ormanın daha önce hiç gitmedikleri kısmına doğru yürümeye karar verdiler. Ağaçların sıklaştığı, yaprakların gökyüzünü örttüğü gizemli bir bölgeydi burası. Kuşlar daha az ötüyor, rüzgar daha hüzünlü esiyordu.
“Burası biraz garip değil mi?” dedi Maviş, ürkek bir sesle.
Çizgili Kedi bir an durdu, kulaklarını dikti. Sonra birden tüyleri kabardı. Maviş bunu fark etti.
“Bir şey mi var?”
Çalıların arasından bir hırıltı duyuldu. Ardından garip bir ses:
“Kim var orada?”
Maviş korkudan dondu kaldı. Çizgili Kedi ise hemen öne atıldı, dişlerini göstererek çalılara tısladı.
Çalılar hareket etti ve içlerinden yaşlı bir baykuş çıktı. Gözleri puslu ama merak doluydu.
“Ah, korkmayın. Ben sadece uyandırıldım.” dedi baykuş. “Bu taraflara pek gelen olmaz da...”
“Biz özür dileriz, sizi rahatsız etmek istemedik.” dedi Maviş nazikçe.
Baykuş, Çizgili Kedi’ye dikkatlice baktı.
“Demek sonunda geldin…” dedi gizemli bir ses tonuyla.
“Geldim mi? Ne demek bu?” diye sordu Maviş şaşkınlıkla.
Baykuş derin bir nefes aldı, başını hafifçe yana eğerek konuştu:
“Yıllar önce, Masal Ormanı’na efsanevi bir kedinin geleceği söylenmişti. Çizgili, sessiz ve duygulu. O geldiğinde orman eski neşesine kavuşacaktı. Çünkü bu kedi, ormanın kalbini iyileştirecek olan tek varlıktı.”
Maviş’in gözleri büyüdü. Çizgili Kedi ise sadece yere baktı.
“Bu... bu Çizgili Kedi olabilir mi?” dedi Maviş heyecanla.
“Bunu zaman gösterecek.” dedi baykuş. “Ama önce geçmişiyle yüzleşmeli.”
Çizgili Kedi başını yavaşça kaldırdı ve ilk defa ağzından bir ses çıktı.
“Geçmişimle… mi?” diye mırıldandı.
Maviş şaşkınlıkla baktı. “Sen… konuştun!”
Çizgili Kedi gözlerini kapattı. “Ben… yıllardır konuşmadım. Çünkü kalbim kırılmıştı.”
“Neden?” diye sordu Maviş usulca.
“Küçükken bir evim vardı. Bir çocukla büyüdüm. O beni çok severdi, ben de onu. Ama bir gün taşındılar ve beni geride bıraktılar. Saatlerce bekledim… günlerce… haftalarca. Kimse gelmedi. O günden sonra konuşmamaya karar verdim.”
Baykuş yavaşça yaklaştı. “Kalbinin acısını bastırdın ama iyileştirmedin.”
Maviş, Çizgili Kedi’nin yanına geldi, başını okşadı.
“Ama şimdi yalnız değilsin. Ben varım. Biz varız.”
Çizgili Kedi’nin gözlerinde ilk kez yaşlar belirdi. Uzun, sessiz bir an geçti. Sonra derin bir nefes aldı.
“Ben… artık yalnız olmak istemiyorum.”
Baykuş gülümsedi. “İşte bu! İşte ormanın beklediği şey tam da buydu.”
Birden ağaçların dalları hışırdamaya başladı. Güneş ışığı aradan sızarak ormana renkli bir parlaklık kattı. Çiçekler açtı, kuşlar yeniden şarkılar söylemeye başladı.
“Bu… bu nasıl olur?” dedi Maviş şaşkınlıkla.
“Ormanın kalbi, duygularla çalışır.” dedi baykuş. “Sevgiyle, arkadaşlıkla, umutla…”
Çizgili Kedi başını göğe kaldırdı ve ilk kez yüksek sesle miyavladı. Ormanın dört bir yanından yankılandı sesi. Artık sadece bir kedi değil, Masal Ormanı’nın kalbiydi.
O günden sonra Çizgili Kedi, Maviş ve diğer hayvanlarla birlikte ormanda yaşadı. Herkese yardım etti, dostluklar kurdu ve artık konuşmaktan hiç çekinmedi.
Bir gün, Maviş sordu:
“Peki şimdi bir adın var mı?”
Çizgili Kedi gülümsedi. “Artık var. Bana ‘Umut’ diyebilirsin.”
“Umut çok güzel bir isim.” dedi Maviş sevinçle.
Çünkü gerçekten de Umut’tu onun adı. Hem kendi için, hem de tüm orman için…
Ve Masal Ormanı bir daha hiç sessiz kalmadı.